Pasaport damgaları kaldırılıyor, yerine parmak izi tarayıcıları geliyor.
Bazı turistler, önümüzdeki birkaç ay içinde varış noktalarında değişikliklerle karşılaşacak. 12 Ekim’den itibaren, Avrupa Birliği’ni ziyaret eden Amerikalı ve Kanadalıların (ve diğer birçok ülkeden gelenlerin) parmak izlerinin taranması ve fotoğraflarının çekilmesi gerekecek. Bu biyometrik bilgiler, AB’nin yeni Giriş/Çıkış Sistemi’nde (EES) dijital bir dosyaya kaydedilecek.
Uygulama kademeli olarak uygulanacak. AB’deki havayolu yetkilileri, 10 Nisan 2026’ya kadar birliği oluşturan 29 ülke arasındaki tüm sınır geçiş noktalarında tam olarak uygulanmayacağını, ancak zorunlu taramanın bu yılın ilerleyen dönemlerinde belirli giriş noktalarında başlayacağını söylüyor.
Bu, yola çıkmadan önce pasaportlarına damga vurulmasına alışkın olan Kuzey Amerikalı tatilciler için büyük bir uyum süreci olacak. EES, AB dışı belgelerdeki pasaport damgalarının yerini alacak.
İndiğinizde bir sınır görevlisiyle görüşmek yerine, otomatik sınır kontrol kapılarına yönlendirileceksiniz. İlk ziyaretinizde, dijital kayıt işlemine kaydolmak biraz zaman alabileceğinden, yolculuğunuzun başlaması daha uzun sürebilir. (EES programına katılım ücretsizdir.)
Ancak, Avrupa’yı sık sık ziyaret ediyorsanız, bu durum işleri daha verimli hale getirebilir. EES kaydınız üç yıl bir gün geçerli olacaktır. Bir dahaki sefere bir AB sınır kapısında olduğunuzda, görevlilerin yalnızca biyometrik bilgilerinizi doğrulaması yeterli olacaktır. Ayrıca bazı havalimanlarında ve sınır kapılarında, daha önce kayıt yaptırmış kişiler için self servis kiosklarının bulunması bekleniyor.
Seyahat limitleri değişmeyecek. 90 günden fazla kalmayı planlıyorsanız, yine de vizeye ihtiyacınız olacak. Vize alamazsanız, EES ziyaretinizi işaretleyecek ve verilerinizi beş yıl boyunca saklayacaktır.
Avrupa Komisyonu, EES’nin “AB dış sınırlarının yönetimini modernize edip iyileştireceğini, sınır geçişleri hakkında güvenilir veriler sağlayacak, süresi geçenleri ve belge ve kimlik sahtekarlığı vakalarını sistematik olarak tespit edecek. Böylece EES, düzensiz göçün önlenmesine ve Avrupa vatandaşlarının güvenliğinin korunmasına katkıda bulunacak.” görüşünü savunuyor.
AB, sınırda ve havalimanlarında biyometrik veri toplayan ilk bölge değil. TSA, yakın zamanda Amerikan iç hat uçuşları için daha hızlı bir ön kontrol hattı olan ve kimliğinizi doğrulamak için yüz tanıma kullanan TSA PreCheck Temassız Kimlik (TSA PreCheck Touchless ID) planlarını duyurdu. Bu sayede, görevli TSA görevlisine kimliğinizi vermenize gerek kalmıyor.
Yüz tanıma teknolojisini içeren herhangi bir teknoloji gizlilik endişelerine yol açsa da, yüz tanıma teknolojisinin birçok havalimanında normal güvenlik noktalarında halihazırda kullanıldığını belirtmekte fayda var . ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi de bazı havalimanlarından ABD’ye giriş yapan uluslararası yolcular için bu teknolojiyi kullanıyor.
Ancak Senato Cumhuriyetçileri, ABD havalimanlarında yüz tanıma yazılımlarını kısıtlayacak bir yasa tasarısını destekliyor. Bazı Cumhuriyetçi Parti üyeleri ise, TSA’yı bugüne kadar bu yasa tasarısını engelleyen lobi faaliyetleriyle suçluyor. Ortak sponsor Senatör Jeff Merkley( Mayıs ayında, “Halk ulusal bir gözetim devleti istemiyor, ancak TSA’nın yüz tanıma teknolojisini kontrolsüzce genişletmesi bizi tam da buna götürüyor,” demişti.
Ancak bu düşünceler ABD’ye gelen uluslararası yolcular için geçerli değil. Havaalanında güvenlik kuyruklarını atlamanıza olanak tanıyan halka açık bir kimlik şirketi olan Clear, bu ayın başlarında Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen yolcuların Clear+ üyeliğine başvurmasına izin vereceğini duyurdu ve yıl içinde bu listeye daha fazla ülkenin eklenmesi bekleniyor. Clear, TSA PreCheck Temassız Kimlik gibi, yolculardan biyometrik veri topluyor.





