Çarşamba, Aralık 10, 2025

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

Biyokütle, SAF üretiminin ölçeklendirilmesinde önemli bir girdi olarak tanımlandı

IATA ve Worley Consulting, küresel biyokütle kaynaklarının bol olmasına rağmen, bunların yalnızca bir kısmının biyoyakıt üretmek için kullanılabileceği konusunda uyarıyor.

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) ve danışmanlık şirketi Worley tarafından bu ay yayınlanacak ortak bir araştırmaya göre, biyokütle hammaddeleri, 2050 yılına kadar küresel olarak sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) üretimini artırmak için birincil kaynak olarak ortaya çıkıyor.

Analizde, herhangi bir kısıtlama olmaksızın biyokütle bulunabilirliğinin 2050 yılına kadar 12 milyar metrik tonu (Mt) aşabileceği tahmin ediliyor. Ancak, diğer sektörlere tahsisler yapıldıktan sonra biyoenerji ve biyoyakıtlar için kullanılabilir miktar 4,2 milyar metrik tona düşüyor.

Bu miktarın yalnızca 1,58 milyar tonu SAF üretimi için kullanılabilirken, bir kısmı elektrik, ısı ve biyokimyasal ürünler üretmek için kullanılacak. Yine de bu hacim, 2030 yılına kıyasla yaklaşık %30’luk bir artışı temsil ediyor.

Tarımsal atıklar 2050 yılında ana girdi kaynağı olmaya devam edecek, ormancılık atıkları ve belediye katı atıkları (KKA) ise daha küçük ancak benzer miktarlarda katkıda bulunacak.

Buna karşılık, şu anda ticari biyoyakıt üretiminde baskın olan enerji bitkileri ve atık yağlar, yüzyılın ortasına gelindiğinde en küçük paya sahip olacak.

Mevcut biyokütle, 2050 yılına kadar 300 Mt’dan fazla biyo-SAF üretebilir. Dönüşüm verimliliğinin artırılması, SAF teknolojilerinin dağıtımının hızlandırılması, girdi toplama lojistiğinin optimize edilmesi ve gerekli altyapının güçlendirilmesi durumunda bu hacim artabilir.

Bu çalışmaya dahil edilmeyen enerji bitkileri gibi yeni ortaya çıkan kaynaklar da arzın genişlemesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. Ayrıca, sentetik SAF’ın (e-SAF) geliştirilmesi, havacılık sektörünün 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşması için gereken 500 Mt hedefine ulaşılmasında kritik öneme sahip olacaktır.

Raporda son olarak, darboğazların aşılması ve yeni girdilerin ve teknolojilerin geliştirilmesi, sertifikalandırılması ve dağıtımının ilerletilmesi için sektörler arası iş birliğinin ve düzenleyici desteğin önemli olduğu vurgulanıyor.

Bu önlemler sadece havayolu sektörüne değil, karbonsuzlaştırmanın zor olduğu diğer sektörlere de fayda sağlayacak; ancak, azaltım alternatifleri az olan sektörlerde sınırlı kaynakların kullanımına öncelik verilmesi gerekiyor.      

ÇOK OKUNANLAR