Havacılık veri uzmanı Cirium’un yeni analizine göre, havayolları yeni uçaklara veya alternatif yakıtlara yatırım yapmadan, kabinlerini nasıl yapılandırdıklarını yeniden düşünerek karbon ayak izlerini dörtte birinden fazla azaltabilir .
Cirium’un EmeraldSky platformunda yapılan bir araştırma, daha yüksek oturma yoğunluğunun, mevcut koltuk-kilometre başına karbondioksit emisyonlarında (CO₂/ASK) %25’in üzerinde azalma sağlayabileceğini gösteriyor. Bu kazanımlar, uçulan uçak tipini değiştirmekten değil, kabin içindeki alanın nasıl kullanıldığını optimize etmekten kaynaklanıyor.
Daha yoğun oturma düzeni geleneksel olarak yolcu konforundan ödün vermek olarak görülse de, Cirium bunun yolcu başına emisyonları azaltmada güçlü bir rol oynayabileceğini savunuyor. Raporda, “Bir uçak havalandıktan sonra yakıt tüketimi büyük ölçüde sabitlenir,” deniyor. “Bu yükü paylaşmak için ne kadar çok koltuk varsa, yolcu başına emisyon o kadar düşük olur.”
Çarpıcı bir örnek, 459 koltuklu Airbus A330-900neo uçağını işleten Cebu Pacific’ten geliyor; bu, söz konusu uçak tipi için küresel ortalamadan 138 koltuk daha fazla. Sonuç, aynı uçak, aynı rotada, aynı motorlarla, ancak önemli ölçüde daha küçük bir çevresel ayak izi.
Bulgular, anlamlı emisyon azaltımlarının yalnızca yeni tahrik sistemlerine, sürdürülebilir havacılık yakıtlarına (SAF) veya uzun vadeli araştırma ve geliştirmeye dayanması gerektiği görüşüne meydan okuyor. Cirium, bunun yerine havayollarının düzenleyici değişiklikler veya büyük altyapı yatırımları olmadan operasyonel tercihlerle anında ve ölçülebilir iyileştirmeler elde edebileceğini belirtiyor.
ukaviation‘un Ciruum’dan aktardığı tespitlere göre şirket, yeni teknolojilerin sektörün net sıfır emisyona giden yolunda kritik önem taşıdığını vurgulamakla birlikte, kabin konfigürasyonunun daha geniş bir sürdürülebilirlik tartışmasının parçası olması gerektiğini belirtiyor. Büyümeyi çevresel hedeflerle bir arada yürüten taşıyıcılar için, tasarım değişiklikleriyle verimliliği artırma esnekliği hayati önem taşıyabilir.
Ticari faydalar da mevcut. Çevresel performansa giderek daha fazla uyum sağlayan bir pazarda, ister kabin düzenleri, ister rota planlaması veya uçak kullanımı yoluyla olsun, operasyonel verimliliğin gösterilmesi rekabet avantajı sağlayabilir.
Ancak Cirium, bazı dezavantajların da olduğunu kabul ediyor. Yüksek yoğunluklu kabinler konfordan ödün verebilir ve her havayolunun markasına veya pazarına uygun olmayabilir. Yolcu deneyimi ile emisyon azaltımı arasında doğru dengeyi sağlamak, bireysel stratejilere bağlı olacaktır.
Raporda, “Emisyon performansı yalnızca ne uçurduğunuzla değil, onu nasıl yapılandırdığınızla da ilgilidir” tespitine de yer verildi.
