Cuma, Aralık 5, 2025

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

Elektrikli Hava Taksiler Ufukta: eVTOL

Pandemi sonrası hızlı toparlanma, dünya havacılığını olduğu gibi Türkiye’yi de etkiledi. Yolcu sayıları yeniden rekor seviyelere ulaştı, yeni hatlar açıldı, yatırımlar hız kazandı. Ancak bu büyümenin gölgesinde kalan ciddi sorunlar da var. Bugün Türkiye havacılığı, hem küresel eğilimlerden hem de kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir dizi sınavla karşı karşıya.

Elektrikli Hava Taksiler Ufukta

Dünya, eVTOL yani elektrikli dikey kalkış-iniş araçlarını konuşuyor. 2026’dan itibaren ilk ticari operasyonların başlaması bekleniyor. Türkiye’de de bu teknolojinin bir vitrin ürünü olarak gündeme girmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Ama esas soru şu: Biz bu dönüşüme sadece “seyirci” mi kalacağız, yoksa üretim ve entegrasyon sürecinde gerçekten bir rol alabilecek miyiz?

İnsan Kaynağı: En Zayıf Halka

Pilot ve teknisyen yetiştirme kapasitemiz sınırlı. Ayrıca, defalarca yazdığım gibi verdiğimiz lisansların uluslararası geçerliliği yok; Edirne’den Kars’a kadar geçerli. Gençlerin havacılığa ilgisi yüksek olsa da eğitim maliyetleri ve iş bulma süreçleri büyük engel. Havayolu şirketleri büyürken aynı hızda nitelikli insan kaynağı yetiştiremiyoruz.
En önemli sorunlardan birisi de özel hava yolu işletmelerinin yetiştirdiği pilot ve teknisyenlerin, zamanlı zamansız olarak iş ilanına çıkan THY’nin ve AJET’in transfer etmesidir. Son yıllarda yaşanan pilot açığını kapatmak için yabancı pilot istihdamına yönelinmesi, aslında sorunun derinliğini gösteriyor. Bu durum milli kaynaklarımızın heba edilmesi anlamına gelir.

Yeşil Uçaklar Hayal mi Oluyor?

Karbon emisyonlarını azaltma hedefi doğrultusunda sürdürülebilir yakıt (SAF) ve yeni nesil uçak projeleri uzun süredir gündemde. Ancak Boeing ve Airbus’ın “yeşil uçak” projelerini askıya alması, sektörün çevresel vaatlerinin ne kadar gerçekçi olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Uçak bileti fiyatları artarken, yolcunun ödeyeceği faturanın çevre için de gerçekten karşılık bulup bulmadığı belirsiz.

Yeşil Uçuşlar: Söylem mi, Strateji mi?

Avrupa’da ve ABD’de sürdürülebilir yakıt (SAF) kullanımı zorunlu hale getirilmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin bu alanda attığı adımlar ise henüz sınırlı. Kağıt üzerinde önemli hedefler konulduğu anlaşılıyor, ancak hedefe varabilmek için herhangi bir çaba yok. Rafinerilerimiz, yerli üretim kapasitemiz ve teşvik politikalarımız yetersiz görünüyor. “Net sıfır” hedefi kâğıt üzerinde dururken, uygulamada ciddi bir strateji boşluğu dikkat çekiyor.
BOTAŞ ve SOCAR’ın bazı çalışmalar içerisinde olduğu anlaşılıyor. Ancak ülkenin SHGM’si bu işlerin neresinde, bu bilinmiyor.

Güvenlik ve Altyapı Sınavı

Havacılıkta güvenlik yalnızca kazalarla değil, teknolojik tehditlerle de ölçülüyor. Daha önce de yazdığım gibi GPS sinyallerindeki kesintiler, siber saldırı riski, hava trafik kontrolörlerinin artan iş yükü Türkiye için de ciddi bir alarm niteliğinde. Özellikle yaz aylarında İstanbul ve Antalya hava sahasında yaşanan yoğunluk, kapasite ve altyapı yatırımlarının ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Son yıllarda siyaseten işe alınan kontrolörlerin, kaliteyi düşürdüğü ve hava sahamızda emniyetsizlik yarattığı bilinen ancak konuşulamayan bir gerçektir.

EASA’dan Kopmak: Türkiye’yi Karantinaya Almak

Avrupa Sivil Havacılık Ajansı (EASA), uluslararası standartların kalbidir. Buradan dışlanmak, aslında Türkiye’yi küresel havacılık sahnesinin dışına itmek demektir. Lisanslarımızın Edirne’den Kars’a geçerli olup Frankfurt’ta, Paris’te, Londra’da tanınmaması, bu kopuşun en somut sonucudur. Kendi gökyüzümüzde uçabiliriz belki ama dünyada söz sahibi olamayız. Bu, sadece sektör çalışanlarının değil, Türkiye’nin uluslararası prestijinin kaybıdır. Ne oldu İngiltere sivil havacılığı ve FAA ile işbirliği hikayeleri…?

Asli Görevlerden Kopuş

SHGM’nin görevi bellidir: Düzenlemek, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak. Yani havacılığın güvenliğini, standardını ve geleceğini sağlamak. Ancak son yıllarda bu misyondan uzaklaşıldığını, kurumun adeta bir “ticari işletme” gibi davranmaya başladığını görüyoruz. Eğitim, sertifika, belge, onay süreçleri ticari zihniyetle ele alınırken; denetim ve düzenleme ise arka planda kalıyor.
Oysa bir havacılık otoritesi için ticaret değil, emniyet esastır. En önemli sorun şudur ki: SHGM ticarileşecekse, havacılıktaki ve uluslararası kuruluşlardaki bu baş döndürücü gelişmeleri kim takip edecek? Ülkemize kim uyarlayacak?

Türkiye İçin Dersler

Dünya havacılığındaki gelişmeler bize şu soruları sorduruyor:
* İstanbul Havalimanı gibi dev yatırımların yanında, Anadolu’daki bölgesel havalimanlarının atıl kapasitesi nasıl değerlendirilecek?
* Havacılık eğitiminde maliyetleri düşürüp kaliteyi artıracak ulusal bir strateji oluşturulabilecek mi?
* Çevresel sürdürülebilirlik, yalnızca uluslararası raporlara uyum için mi gündeme geliyor, yoksa gerçekten uzun vadeli bir vizyonun parçası mı?
Türkiye havacılığı bir yol ayrımında: Büyüme rakamlarına odaklanıp günü kurtarmak mı, yoksa insan kaynağından çevresel hedeflere kadar bütünlüklü bir stratejiyle geleceği planlamak mı?
Bu sorunun cevabı, önümüzdeki on yılın gökyüzünü belirleyecek.

 

Oktay Erdağı
E.Sivil Havacılık Genel Müdür Yrd.
Yazar- Havada Ahkam-Havada Oraj
Havacılık Uzmanı

 

ÇOK OKUNANLAR