Cuma, Aralık 5, 2025

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

İklim çöküşünden NATO’nun sonuna: Finlandiya, 2045’te dünya için senaryolar çiziyor

Finlandiya hükümetinin siparişiyle hazırlanan ve türünün tek örneği olan “Gelecek Raporu”, 2045 yılında dünyanın durumuna ilişkin dört farklı senaryo ortaya koyuyor. Bunlar arasında teknoloji devlerinin egemen olduğu bir gelecekten, eski ittifakların çöktüğü ve savaşın yeni normal haline geldiği bir geleceğe kadar uzanan senaryolar yer alıyor.

Rapora göre, küresel ısınmanın 2045 yılında önemli ölçüde kötüleşme riski yüksek ve bir senaryoda geri döndürülemez hale gelmiş durumda 

Finlandiya bu ay , önümüzdeki yirmi yıla ilişkin dünya tahminlerini ayrıntılarıyla açıklayan  171 sayfalık ” Hükümet Gelecek Raporu “nu yayınladı.

1993 yılından bu yana her dört yılda bir yayınlanan rapor, Finlandiyalı milletvekilleri ve bakanların karar alma süreçlerinde stratejik bir araç olarak hizmet etmek üzere tasarlandı.

Bu yılki edisyonda 2045 yılına bakılıyor ve hükümetlerin önümüzdeki birkaç yıl içinde alacağı eylemlere bağlı olarak en olası görülen dört senaryo özetleniyor.

Finlandiya Başbakanlık Ofisi’nde Hükümetin Gelecek Raporu’nun baş uzmanı ve genel sekreteri Jaana Tapanainen-Thiess, “Rapor, en iyi geleceği elde etmek için şu anda yapmamız gerekenleri hatırlatan bir işlev görüyor” diye açıklıyor.

Raporda özetlenen dört temel senaryo şunlar:

  • İşbirliğinin dünyası

Dördünün en umut verici olanı olan bu senaryo, sınırlar ötesinde ve hükümetler ile STK’lar arasında olmak üzere hemen hemen her düzeyde barışçıl işbirliğinin tanımlandığı bir dünyayı öngörüyor .

Raporun yazarları, hepsi memur olmak üzere, “Kurallara dayalı uluslararası düzen güçlendi ve hem toplumsal hem de küresel sorunlar başarıyla çözüldü” diye yazıyor.

Bu senaryoda, yeşil ekonomiye geçiş dünya çapında “adil bir şekilde” yayılmış ve Avrupa Birliği “güçlü bir jeopolitik aktör ve küresel öncü” konumundadır. Teknolojinin sürdürülebilir ve insan odaklı kullanımı da ekonomik büyümeyi teşvik etmeye yardımcı olmuştur.

Çin, sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltma planlarını duyurdu

Amerika Birleşik Devletleri’nde toplum daha az kutuplaşmış ve siyasi partiler temel farklılıklarının üstesinden gelmiştir. Çin’de hükümet toplum üzerindeki kontrolünü hafifletmiş ve Rusya’da federal ve bölgesel kurumlar güçlendirilerek demokrasi geri dönmüştür.

Raporda, bu senaryonun tek riskinin, güçlü güvenlik duygusunun rehavete yol açması ve hükümetlerin geleceğe hazırlık yapamamasına neden olması olduğu belirtiliyor.

  • Teknoloji devlerinin dünyası

Geleceğin Amazon’ları ve Nvidia’ları gündemi tam da bu noktada belirliyor. Biraz daha endişe verici bir senaryo ise, teknoloji devlerinin yalnızca devasa servetlerin değil, aynı zamanda devasa veri yığınlarının da üzerinde oturduğu ve böylece dünyayı etkileyebildiği bir durum.

Raporda, bu teknoloji devlerinin kontrol altına alınmaması halinde “sisteme egemen olmak için kendi koşullarını yaratacakları ve birçok ülkede demokrasiyi aşındıracakları” uyarısı yapılıyor.

Çin’in “neredeyse tüm kritik teknoloji ve üretim sektörlerinde kendi kendine yetebileceği” öngörülüyor, ABD’nin bir miktar üstünlüğünü kaybedeceği düşünülüyor ve Rusya’nın kendi teknoloji devinin olmayacağı tahmin ediliyor.

Bu bağlamda, “Kazananlar arasında yer almak için çabalamak son derece önemli” diyen yazarlar, teknoloji odaklı bir dünyanın eşitsizlikleri artıracağını belirtiyor.

Olumlu tarafı ise yeni teknolojilerin üretkenlikte büyük ilerlemeler kaydetmesi, suçların önlenmesine katkıda bulunması ve fosil yakıtlara daha az bağımlı, daha sürdürülebilir bir ekonomi yaratması bekleniyor.

  • Çatışmacı bir dünya

Bu senaryo, küresel çıkarlar yerine ulusal çıkarlar etrafında şekillenen sıkı ittifakların olduğu, rakip blokların doğal kaynaklar, teknolojik üstünlük ve jeopolitik nüfuz üzerinde kontrol için mücadele ettiği bir dünya öngörüyor.

Raporda, “Arktik’te bloklar arası rekabet sertleşti. Dünya genelinde krizler ve çatışmalar tırmanıyor. Küresel ekonomi bölgeselleşiyor” ifadeleri yer alıyor .

Ayrıca, ” iklim krizi herkes için önemli ekonomik sonuçlara” ve “Avrupa’ya önemli göçlere” yol açıyor.

AB “saldırı altındaki bir kale”, Çin “öngörülemez”, ABD güçlü, Rusya ise “putinist” ve saldırgan olarak tanımlanıyor.

  • Çökmekte olan bir dünya

En kötü senaryo, küresel ısınmanın geri döndürülemez hale geldiği, kaosun, iç çatışmaların ve yaygın otoriterliğin hüküm sürdüğü bir dünyayı anlatıyor.

“Ekolojik çöküş, sosyal ve ekonomik düzeni aynı anda aşındırıyor. Küresel ekonomi krizde ve ticaret savaşları ile blok siyaseti norm haline geldi. Batı ülkelerinde yaşam standartları düşerken, en savunmasız ülkeler çöküyor ve aşırı yoksulluk artıyor.”

Raporda, iklim krizinin büyük ölçekli göçlere yol açtığı ve Avrupa Birliği ve  NATO gibi çok taraflı blok ve ittifakların  çöktüğü belirtiliyor.

ABD, küresel üstünlüğünü kaybedip “içe kapanarak” “en kötü kabusunu” yaşıyor. Bu arada Çin, birçok iç çatışmayla “felç” olmuş durumda ve Rusya tam bir faşist.

  • Joker kartlar

Raporda ayrıca, dünyanın geleceğini hem olumlu hem olumsuz yönde kökten değiştirebilecek beklenmedik olaylar olarak adlandırılan bir dizi “joker” de sıralanıyor.

Bu gelişmelerden biri de gelişmiş yönetim, nüfus artışı ve bol doğal kaynaklarla sağlanan “Afrika ekonomik mucizesi”dir.

Bir diğeri ise, iklim değişikliği ve Körfez Akıntısı okyanus akıntısının çökmesiyle tetiklenen Avrupa’da yeni bir Buzul Çağı. Bu durumda, “Avrupa’da ortalama sıcaklıklar yaklaşık 5 santigrat derece düşüyor. Bu da daha uzun ve daha soğuk kışlara, iklim ve tarım alanlarında değişimlere, nehirlerin donmasına, ulaşım altyapısında aksaklıklara ve artan enerji tüketimine yol açıyor.”

Raporda, tıp alanındaki atılımların insanların 160 yaşına kadar yaşamasını mümkün kıldığı ve bunun “sosyal sistemler, siyaset, zihniyetler ve daha fazlası” üzerinde sonuçlara yol açtığı aşırı uzun ömür olasılığı araştırılıyor.

Diğer beklenmedik olaylar arasında ücretsiz internetin sonu, yeni bir uzay yarışı veya bildiğimiz şekliyle Rusya’nın çöküşü yer alıyor.

Finlandiya, bu tür bir hükümet raporu yayınlayan tek ülkedir. Bu rapor, genellikle diğer ülkeler ve AB, Birleşmiş Milletler ve Dünya Ekonomik Forumu gibi uluslararası kuruluşlar tarafından bir ölçüt olarak kabul edilir.

ÇOK OKUNANLAR