Türkiye’nin Gökyüzü Stratejisi,
Hava Gücünde Bağımsızlık Yol Haritası,
(KAAN, F-35 ve Eurofighter Tayfun Karşılaştırması)
Hava gücü, bir ülkenin caydırıcılığının ve stratejik bağımsızlığının en kritik bileşenidir. İçinde bulunduğumuz 2025 yılının son çeyreğinde, Türk Hava Kuvvetleri (THK), filosunun teknolojik ihtiyaçlarını karşılama ve bölgesel dengeyi sağlama konusunda tarihi kararların eşiğinde duruyor.
F-16’ların modernizasyonu ve F-4’lerin emekliliği gündemini korurken, yerli projemiz KAAN’ın ilk uçuşuyla gelen heyecan, yabancı alternatiflerle ilgili tartışmaları daha da alevlendiriyor. Amacımız, havacılık terminolojisini kullanarak bu üç kritik platformu (KAAN, F-35 ve Eurofighter Typhoon) teknik, maliyet ve stratejik açılardan analiz etmek ve kamuoyunun merak ettiği sorulara net yanıtlar sunmaktır.
Özet
Türkiye, 5. nesil savaş uçağı tedarikindeki siyasi engeller (özellikle S-400 krizi sonrası F-35 programından dışlanma) nedeniyle zorlu bir geçiş süreci yaşamaktadır. Bu makalede, THK’nin gelecekteki omurgasını oluşturması beklenen Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN’ın mevcut durumu ve potansiyel kabiliyetleri, Lockheed Martin üretimi 5. nesil F-35 Lightning II’nin ileri teknolojisi ve potansiyel siyasi kısıtlamaları, ve ara çözüm olarak değerlendirilen 4.5 nesil Eurofighter Typhoon’un hız, çeviklik ve hava üstünlüğü yetenekleri karşılaştırılmaktadır. En önemli bulgu, teknolojik bağımsızlığın, KAAN’ı Türkiye için mevcut tüm seçeneklerden “on gömlek yukarıda” kılan temel faktör olduğudur.
1. Giriş
Türk Hava Kuvvetleri, uzun yıllardır bölgenin en dominant hava gücü olsa da, son gelişmeler bu tablonun geriye gittiğini gösteriyor. Özellikle envantere yeni muharip uçak eklenememesi ve F-35 programından dışlanılması büyük bir boşluk yarattı. Bu durum, Ege ve Akdeniz’deki dengeleri doğrudan etkiliyor; zira başta Yunanistan ve İsrail olmak üzere bölgedeki rakiplerimiz F-35’leri envanterlerine katıyor/katacak. Hava gücümüzü yeniden tesis etmek için masada üç ana seçenek bulunuyor: milli gururumuz KAAN, teknoloji devi F-35, ilave F-16 ve çevik avcı Eurofighter Typhoon.
2. Yöntem (Kabiliyet Analizi)
Bu karşılaştırma, uçakların bilinen teknik özellikleri, beklenen performansları, maliyet yapıları ve ulusal stratejiler açısından uygunlukları temel alınarak iki açıdan yapılmaktadır: genel teknik karşılaştırma ve Türkiye’nin ulusal bağımsızlık perspektifi. F-35, 2006’daki ilk uçuşuyla yıllardır kendini kanıtlamış bir sistemdir. KAAN ise fikri 2010’da ortaya çıkan, ilk çalışmaları 2013’te başlayan ve ilk uçuşunu kısa süre önce gerçekleştirmiş, yolun başında olan yepyeni bir projedir. Bu nedenle KAAN’a dair bazı veriler tahmini veya henüz netleşmemiş durumdadır.
3. Bulgular (Platformların Teknik Özellikleri)
Karşılaştırmayı üç ana platform üzerinden, güncel bilgiler ışığında inceleyelim:
F-35 Lightning II (Müşterek Taarruz Uçağı – Joint Strike Fighter – JSF)
F-35, 5. nesil çok rollü bir savaş uçağıdır.
· Avantajları: Temel farkı görünmezlik (Stealth) ve ileri elektronik donanımıdır. Radar kesit alanı düşüktür ve termal ısı yayılımı, çift motorlu KAAN’dan daha fazladır (2000 derecenin üzeri). Elektronik harp (EH) ve sensör füzyonu yetenekleri rakipsizdir; deyim yerindeyse tam bir “uçan süper bilgisayar”dır.
· Maliyet: F-35, geliştirme sürecinde beklenen 50 milyon dolarlık birim fiyatının üzerine çıkarak ortalama 100 milyon dolar civarında bir fiyata ulaşmıştır. Bu rakam, modern bir 5. nesil uçak için günümüz şartlarında yüksek olsa da, emsali F-22’nin tahmini 350 milyon dolarlık maliyetine kıyasla nispeten düşük kalmaktadır.
· Performans ve Kısıtlamalar: Tek motorlu (Pratt & Whitney F135) bir uçaktır. Manevra yeteneği ve hızı F-16 ile kıyaslandığında zayıf kalır (Maksimum hız Mach 1.6 – saatte 1930 km). En büyük dezavantajı, ABD’nin operasyonel bağımsızlığa getirebileceği siyasi kısıtlamalardır; Amerika, müttefiklerine karşı bu uçağı bir baskı aracı olarak kullanabilir.
KAAN (Milli Muharip Uçak – MMU)
KAAN, Türkiye’nin tam bağımsızlık hedefiyle geliştirdiği 5. nesil savaş uçağıdır.
· Teknik Üstünlükler: KAAN, çift motorludur (şu an F110 motorları kullanılmaktadır). Çift motor sayesinde itme gücü (thrust) F-35’ten belirgin şekilde daha yüksektir. Maksimum hızı Mach 1.8 (F-22 ile kıyaslanabilir seviyede) olacaktır.
· Görünmezlik ve Elektronik: KAAN, ikiz motorlu olmasına rağmen arkadan çıkardığı ısı izi (AESA) radarını kullanacaktır. Türkiye, elektronik harp (EH) konusunda dünya çapında sayılı ülkelerden biridir; bu nedenle KAAN’ın EH potansiyelinin F-35’in altında kalmayacağı düşünülmektedir.
· Stratejik Önemi: KAAN, Türk Hava Kuvvetleri için tam bağımsızlık demektir. Sistemin istenildiği gibi güncellenebilmesi, politik baskı olmaksızın kullanılabilmesi anlamına gelir.
Eurofighter Typhoon
Eurofighter, Avrupa ortaklığı ile üretilen 4.5 nesil bir avcı uçağıdır.
· Performans ve Manevra: Safkan bir önleme uçağı (interceptor) olarak tasarlandığı için yüksek irtifa ve hızda üstün kabiliyetlere sahiptir. Çift EJ-200 motoruyla güçlü bir itki/ağırlık oranına sahiptir. Maksimum hızı saatte 2.500 km’ye ulaşabilir.
· Supercruise Yeteneği: Art yakıcı kullanmadan ses hızının 1.5 katına (Mach 1.5) çıkabilen Supercruise (Süper Seyir) özelliğine sahiptir. Bu, THK’nin KAAN gelene kadar kazanacağı kritik bir tecrübe olacaktır.
· Teknolojik Durum: Güncel Tranche 4 (T4) modelleri, ECRS-MK2 AESA radarları ile donatılmaktadır. Bu radar, EH ve elektronik saldırı yeteneğine de sahiptir.
· Tedarik Gündemi: Eurofighter, THK’nin ara ihtiyacını kapatmak için gündemdedir. Almanya haricindeki ortaklar (İngiltere başta olmak üzere) Türkiye’nin alımına destek vermektedir. Yeni bir sipariş olmazsa üretim hattının 2030 yılında kapanma ihtimali bulunmaktadır.
4. Tartışma (Sık Sorulan Sorular ve Stratejik Analiz)
Havacılık camiasında ve kamuoyunda bu platformlarla ilgili sıkça sorulan ve stratejik önem taşıyan sorulara odaklanalım:
Soru 1: KAAN varken neden Eurofighter alımına ihtiyaç duyuluyor?
KAAN ve HÜRJET projeleri milli gururumuz olsa da, uçaklar seri üretime girip filoya tam entegre olana kadar uzun yıllar ve zorlu testler gerekmektedir. F-4’ler yaşlandı ve F-35 programından dışlanılması bir kabiliyet boşluğu yarattı. Eurofighter Typhoon, bu boşluğu doldurmak ve pilotlarımıza 5. nesile geçiş öncesinde Supercruise gibi modern yetenekleri kullanma tecrübesi kazandırmak için bir ara çözüm olarak görülmektedir.
Soru 2: F-35 gerçekten “çöp” veya “efsane” mi?
Bu tartışma, genellikle aşırı uçlara kaymaktadır. Objektif bir değerlendirmeyle, F-35 teknolojik anlamda şu an için rakipsizdir ve 5. nesil savaş uçakları için bir referans noktasıdır. Ancak iddia edildiği gibi efsane değil, geliştirme sürecinde sorunlarla boğuşmuş, bakımı pahalı ve karmaşık bir uçaktır. Türkiye açısından en büyük sorun, performanstan ziyade politik bağımlılıktır. F-35’e sahip olmamak kötü bir şey olsa da, KAAN gibi bağımsız bir platforma sahip olmak önceliklidir.
Soru 3: KAAN, F-35 ile bir hava muharebesine (Dog Fight) girse ne olur?
Genel kabiliyetlere bakıldığında, KAAN’ın hava savaşı yeteneğinde F-35’i rahatlıkla alt edebileceği öne sürülmektedir. Çift motorlu yapısı ve yüksek manevra kabiliyeti (F-22 ile kıyaslanabilir olması) sayesinde KAAN, it dalaşında F-35’ten üstündür. Ancak F-35’in muazzam görünmezlik (stealth) ve elektronik harp üstünlüğü, muharebe başlangıcında F-35’in rakibini çok daha uzaktan tespit edip füze fırlatabilmesi anlamına gelir.
Bu senaryoda karar verici faktör, uçakların değil, kullanılan alt sistemler ve silah sistemlerinin etkinliğidir. KAAN yerli Gökdoğan ve Bozdoğan füzelerini kullanacakken, Eurofighter, Batı bloğunun en uzun menzilli füzesi olan Meteor (200 km üzeri menzil) gibi sistemleri kullanabilir.
Soru 4: Türkiye F-35 programına geri dönebilir mi?
Yunan basını, ABD’nin (özellikle Trump ve Rubio ekibinde) CAATSA (Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma ve Mücadele Etme Yasası) yaptırımlarının gevşetilebileceği ve F-35 programının yeniden masaya yatırıldığı iddialarını manşetlere taşıdı. Bazı ABD çevrelerinde, Türkiye ile ilişkilerin rafa kaldırılmasının stratejik hata olduğu düşünülmektedir. Bu görüşmelerde, sadece F-35 değil, aynı zamanda KAAN projesine motor ve mühimmat desteği de dahil olmak üzere geniş bir savunma sanayi paketinin tartışılabileceği iddia ediliyor. Ancak bu ihtimal kesinlik kazanmış değildir.
5. Sonuç ve Yol Haritası
Türkiye’nin hava gücünün geleceği, 2025 yılında alınan stratejik kararlarla şekillenecektir.
Özet ve Somut Öneriler
1. Bağımsızlık Önceliktir: KAAN, salt teknik özelliklerinin yanı sıra, hiçbir politik kısıtlamaya tabi olmaması sebebiyle stratejik olarak tüm seçeneklerin üzerindedir. Bütün gayret, KAAN’ın seri üretime geçişini hızlandırmak ve yerli motor ile yerli alt sistemlerin (AESA radar, EH sistemleri, TOYUN elektrooptik hedefleme sistemi) entegrasyonunu sağlamaktır.
2. Ara Çözüm Yönetimi: KAAN’ın filoya tam entegrasyonuna kadar geçecek sürede, hava gücü zafiyetini engellemek için Eurofighter Typhoon gibi kabiliyetli 4.5 nesil uçaklar (tercihen Tranche 3 veya 4 seviyesinde, Meteor ve Storm Shadow gibi ileri mühimmatları kullanabilen) tedarik edilmelidir. Bu adım, KAAN gelene kadar pilotlarımıza 5. nesil teknolojilere yakın tecrübe kazandıracaktır.
3. Risk Yönetimi: Herhangi bir ülkeye bağımlılıktan kaçınmak için (F-35’teki ABD veya Eurofighter’daki potansiyel Alman kısıtlamaları), ikili uçak konseptine devam edilmelidir. Bu, gelecekte KAAN ve F-35 (eğer tedarik edilirse) veya KAAN ve Eurofighter gibi bağımsız kullanılabilecek platformların birlikte işletilmesi demektir.
İlham Veren Yol Haritası
Havacılıkta nihai amaç, gökyüzünde tam bağımsızlık ve üstünlüktür. Bu hedefe ulaşmak için yol haritamız şudur:
· Kısa Vade (2025-2030): F-16 modernizasyonunu tamamlamak ve Eurofighter (yeni veya ikinci el Tranche 3/4) tedarikini gerçekleştirerek acil operasyonel açığı kapatmak. Aynı zamanda KAAN’ın yerli alt sistem testlerine ve olgunlaşmasına odaklanmak.
· Orta Vade (2030 ve sonrası): KAAN’ın seri üretime girmesiyle birlikte F-4’lerin görevini üstlenmek, F-16’ların da kademeli olarak KAAN ile değiştirilmesi hedeflenmelidir. Bu dönemde, KAAN’ın motor gücünü F-22 seviyesine taşıyacak yerli motorun entegrasyonu en kritik eşiktir.
· Vizyon: Türkiye’nin savunma sanayii, özellikle elektronik harp konusunda ABD dahil pek çok devletle yarışabilecek yeteneğe sahiptir. Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında, KAAN’ın küresel bir oyuncu haline gelmesi ve ihracat potansiyelinin değerlendirilmesi (Birleşik Arap Emirlikleri ve İspanya’nın ilgisi gibi), bağımsızlık döngüsünü pekiştirecektir.
Unutmayın: Rakamların ötesinde, hayatın gerçekleri bize tek önemli şeyin bağımsızlık olduğunu gösteriyor. Gökyüzünde tam bağımsızlık hedefi, havacılık geleceğimizin en güçlü itici gücüdür.
Son Söz
Türkiye’nin savaş uçağı tercihleri, sadece teknik bir seçim değil, aynı zamanda jeopolitik bir duruşun yansımasıdır.
Şu anda 2025 yılında bulunduğumuz bu kritik dönemde, sizce Eurofighter alımı, KAAN projesinin önündeki zaman boşluğunu doldurmak için gerekli bir ‘teknolojik köprü’ müdür, yoksa F-35 programına geri dönme ihtimalini tamamen ortadan kaldıran stratejik bir hamle midir?
Vasıf Yüceliş
E.Hv.Albay
Antalya Bilim Üniversitesi ATPL Dersleri Öğretmeni
Düşüncelerinizi YouTube yorumlar bölümünde paylaşmayı unutmayın! Maviliklerle kalın.





