2025 yılı sona ererken, EASA ve IATA, sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) sektörünün yükselişte karşılaştığı zorluklar konusunda hemfikir. Sürdürülebilir yakıt üretimi için gereken kaynaklar kolayca bulunabilse de, sektör gelişiminde geride kalıyor.
Avrupa Birliği, düzenleyici otoritesi aracılığıyla, uçak yakıt depolarına giderek artan miktarlarda sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) eklemek için bir yol haritası oluşturmuştur. Bu plan, 2050 yılına kadar %70’e ulaşmayı hedefleyerek kademeli bir artış öngörüyor. Asgari hedef %6 olarak belirlenmiş olup, 2030 yılına kadar karşılanması gerekiyor. Şu anda, bu SAF’lerin maliyeti geleneksel jet yakıtının ortalama üç katı. EASA, “2024 yılında SAF için gözlemlenen ortalama fiyat, geleneksel jet yakıtı için 734 avro/ton iken, 2.085 avro/tondu” görüşünü savunuyor. Ajansa göre, havayollarının karşıladığı bu ek maliyetler, SAF’lerin geniş çaplı benimsenmesini zorlaştırırken EASA, bunun “henüz başlangıç aşamasında “ olduğunu belirtiyor.
2024 raporları, AB havalimanlarına teslim edilen havacılık yakıtlarının yalnızca %0,6’sının 193 kilotonluk SAF (Kendinden Yakıtlı Hava) yakıtı olduğunu gösteriyor. Avrupa düzenleyici kurumu, “Neredeyse tüm SAF’ler, esas olarak kullanılmış yemeklik yağlardan (%81) ve kullanılmış hayvansal yağlardan (%17) üretilen biyoyakıtlardı.” diye açıklıyor. IATA, SAF maliyetlerinin düşmesi için üretimin önemli ölçüde artırılması gerektiğini belirtiyor. Bu, havayollarını bunları daha yaygın kullanmaya teşvik edecek.
Bu amaçla, sektör oyuncuları, SAF (Kendinden Yakıtlı Hava) üretmek için kullanılan atık anlamına gelen “hammaddelerin” yeterli miktarda mevcut olduğu konusunda hemfikir. IATA, SAF’ın pazarlanması açısından ticarileştirilmesinin önündeki engellerin, şu anda neredeyse hiç bulunmayan üretim ve dağıtım zincirlerinde yattığını açıklıyor. 2025 yılında yalnızca 25 yakıt üreticisinin 12 Avrupa ülkesindeki 33 havalimanına SAF teslim ettiği tahmin ediliyor. Ancak, bu yakıtın %99’u yalnızca 5 farklı ülkeden (Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç ve Almanya) geldi ve bu da oldukça yoğunlaşmış bir pazara işaret ediyor (kaynak: EASA). Ayrıca, hammaddelerin %69’u AB dışından geldi (Çin: %38, Malezya: %12). Finlandiya ise AB içinde en büyük katkıyı sağlayan ülkeydi (%10).
SAF’ler lehine bu seferberlik eksikliği karşısında, EASA, üreticileri 2026 yılına kadar SAF üretim tesisleri kurmak ve endüstriyel üretime geçmek için projeler başlatmaya çağırıyor. Nihayetinde, SAF’lerin tam olarak geliştirilmesi e-SAF’leri de gerektirecek. IATA, “2050 yılına kadar yılda 500 milyon ton SAF üretimine ulaşmak için e-SAF’lere ihtiyaç duyulacak” diye açıklıyor ve EASA, devletlerin düzenleyici veya mali teşvik mekanizmaları uygulaması gerektiğini belirtiyor. Son olarak, dağıtımın iyileştirilmesi için bu alanda daha iyi küresel koordinasyon çağrısında bulunuyor.





