Böylesine yüksek düzeyde bağlantılı bir dünyada, uçaktayken telefonları, tabletleri veya dizüstü bilgisayarları kapatma fikri eski moda gelebilir. Uçak içi Wi-Fi bağlantısı seçeneklerinin giderek daha yaygınlaşmasıyla, bunun gerçekten gerekli olup olmadığı sorusu akla geliyor.
Teknolojik ilerlemelere rağmen, uçuş sırasında cihazları kapatmak veya en azından uçak moduna almak hala önemlidir. İşte nedeni.
Uçak tasarımı ve emniyet standartları akıllı telefonlardan önce belirlenmişti.
Günümüzde havayolları tarafından kullanılan birçok ticari uçak, on yıllar önce tasarlanmıştır. O zamanlar cep telefonları yaygın değildi ve uçaklar, aynı anda çalışan yüzlerce kablosuz cihazı hesaba katmayan standartlara göre sertifikalandırılıyordu.
Modern elektronikler, mühendislerin bu uçakların ilk tasarım ve sertifikasyon süreçlerinde tahmin edemeyecekleri düzeyde elektromanyetik girişim yaratmaktadır.
Uçuş ekibinin elektronik cihazlarına neden farklı davranılıyor?
Tüm kişisel elektronik cihazlara aynı muamele yapılmaz. Uçuş ekipleri tarafından kullanılan, operasyonel yazılımlarla yüklü iPad’ler gibi cihazlar, uçağa alınmadan önce titiz testlerden geçirilir.
Bu testler, uçak sistemlerini tehlikeye atmadıklarından emin olmak için yapılan basınç testleri ve diğer kontrolleri içerir.
Hatta bu onaylı cihazlar bile, diğer sistemlerle olası etkileşimi önlemek için uçuş sırasında uçak moduna alınmalıdır; bu da havayollarının bu önlemi ne kadar ciddiye aldığını göstermektedir.
İlk bakışta, uçak içi Wi-Fi, uçak moduna duyulan ihtiyaca ters düşüyor gibi görünüyor. Sonuçta, yolcular 35.000 feet yükseklikte internete bağlanmaya teşvik ediliyorsa, neden telefonlarını ve tabletlerini tamamen açık bırakmasınlar ki?
Temel fark, cihazların iletişim kurma biçiminde yatmaktadır. Uçak içi WiFi sistemleri, özellikle uçaklarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır ve uçak aviyonik sistemleriyle birlikte çalışacak şekilde dikkatlice kontrol edilen, korunan ve test edilen frekanslarda ve güç seviyelerinde çalışır.
Bir cihaz uçak içi WiFi ağına bağlandığında, yerdeki mobil telefon kuleleriyle değil, havacılık kullanımı için kurulmuş ve sertifikalandırılmış dahili bir ağla iletişim kurar.
Uçak modu, kalkış ve iniş sırasında en büyük önemi taşır.
Özellikle düşük görüş koşullarında iniş gibi uçuşun kritik aşamalarında risk oldukça yüksektir. Otomatik iniş sistemleri olarak bilinen gelişmiş otomatik iniş sistemleri, hassas navigasyon ve sensör verilerine dayanır. Kişisel cihazlardan kaynaklanan küçük elektromanyetik girişimler bile aviyonik sistemler için risk oluşturabilir.
Birden fazla cihaz paraziti artırır.
Tek başına bir cep telefonu, bir uçağın sistemleri için ciddi bir tehdit oluşturacak kadar elektromanyetik girişime neden olmayabilir. Ancak, bunu tipik bir ticari uçuşta bulunan yolcu sayısıyla (genellikle 180 veya daha fazla) çarptığınızda durum hızla değişir.
Birdenbire, yüzlerce cihaz aynı anda yakındaki baz istasyonlarına sinyal gönderiyor ve bu da kabin içinde önemli bir elektromanyetik radyasyon yoğunlaşmasına neden oluyor.
Bu birikimli parazit, pilotların hava trafik kontrolüyle iletişim kurmak için kullandıkları telsizler , uçağın rotasını yönlendiren navigasyon cihazları ve hatta yangın tespit sistemleri de dahil olmak üzere hassas uçak sistemlerini etkileme potansiyeline sahiptir .
Tek bir cihazdan kaynaklanan risk çok küçük olsa da, birçok aktif cihazın birleşik etkisi aksama olasılığını artırır. Bu nedenle, havayolları yolcuların cihazlarını tamamen kapatmaları veya uçak moduna almaları konusunda ısrar etmeye devam etmektedir.
Bu basit bir önlem olsa da, parazit olasılığını etkili bir şekilde en aza indirir ve uçuş boyunca uçağın temel sistemlerinin güvenliğini ve bütünlüğünü korumaya yardımcı olur.
Uçak modunu açmak, uçuş emniyetini artıran basit bir adım
Modern teknoloji hava yolculuğunu daha bağlantılı ve rahat hale getirse de, cihazları kapatmak hayati bir emniyet önlemi olmaya devam ediyor.
Uçaklar genellikle onlarca yıllık, karmaşık makineler ve birden fazla aktif cihazdan kaynaklanan küçük bir parazit bile risk oluşturabilir. Yolcular, elektronik cihazları kapatarak uçaktaki herkesin güvenliğine katkıda bulunurlar.





