Belçika’nın başkenti, Avrupa Birliği’nin (AB) merkezi Brüksel’de uluslararası bir havalimanında ve metroda meydana gelen terör hadisesi özellikle havacılıkta güvenlik önlemleri açısından yeni bir dönemin kapısını aralayacak gibi görünüyor. Brüksel’de havalimanının gidiş terminalinde meydana gelen patlama, Türkiye’de terminallere girişlerde uygulanan x-ray gibi donanımlarla güvenlik halkasının girişte ve arındırılmış salonda yapılması gibi iki aşamalı olmasının dünya genelinde yaygınlaşmasını gündeme getirebilir.

Halbuki Temmuz 2015’te İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda terminallere girişteki x-ray’lerin kaldırılmasıyla tanışmıştık ve bunun ülke geneline yaygınlaştırılması bekleniyordu. Artan terör, bu beklentileri başka bahara ertelemekle kalmayacak, havalimanlarında ve toplu ulaşım merkezlerinde ilave tedbirleri de beraberinde getirecek. Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), havalimanlarında terminal girişlerindeki x-ray cihazlarının kaldırılmasıyla ilgili olarak pilot meydanlar seçerek, adım adım uygulamaya geçecekti. Fakat gelişmeler ışığında pilot meydanlarda daha sıkı güvenlik paketlerinin uygulanması söz konusu olacak gibi görünüyor.

ABD’deki 11 Eylül hadisesi sonrası uçaklara yönelik tedbirler temelinde havalimanlarında önlemler alınmaya başlanmıştı. Bu yüzden havalimanlarında yolcular ve beraberindeki eşyaları sıkı aranıyordu. Terminal tarafında ise sadece Türkiye gibi ülkelerde önlemler alınıyordu. Özetle, bundan sonra sadece uçakla seyahat edenler değil, terminaller için de birinci derecede güvenlik tedbirleri uygulanacak.

Yurtdışında önemli bir havalimanının güvenliğinin nasıl sağlandığını merak edip meydan otoritesiyle bir inceleme turu yapmıştım. Atatürk Havalimanı’na karayoluyla girişte, devasa şemsiye şeklinde bir kontrol noktası bulunuyor. Gezdiğim havalimanında konuya buradan başlamıştım. Çünkü Atatürk Havalimanı’ndaki bu önlemin, vatandaşa trafik sıkışıklığı eziyetinden öte güvenlik anlamında bir fayda sağlamadığını biliyor ve yabancıların meydanlara girişleri nasıl kontrol ettiklerini merak ediyordum.

Havalimanına hangi kanallardan ulaşım sağlanıyorsa (karayolu, demiryolu) hepsinin kameralarla anlık olarak takip edildiği devasa bir merkezden güvenlik yönetimi sağlanıyor. Ekranların başında oturan görevliler, tespit ettikleri şüpheli durumları, havalimanının açık-kapalı alanları ve bağlantı yollarına yayılmış sivil ve resmi görevlilerle sürekli irtibat halinde oldukları için anında değerlendirebiliyorlar. Çeşitli izleme yöntemleriyle takip yapıldığından, mesela E-5’ten Atatürk Havalimanı yoluna giren bir araçtan şüpheleniliyorsa, müdahale olabildiğince hızlı ve diğer insanlara hissettirilmeden, durumun kritikliğine göre yapılıyor.

Terminal içinde bir güvenlik uygulamasını kendim yaşadığım için onu da anlatayım. Uçuş kartımı aldım ve uçağa binmek üzere arındırılmış salonu geçmek üzere güvenlik kuyruğundayım. Yanımdaki arkadaşlar tarama cihazından geçerken, sıra bana geldiğinde kimseye bir şey hissettirilmeden tarama cihazının yanında elle ve hızlı aranan tarafa yönlendirildim ve geçtim. Bütün bu yönlendirmeler havalimanının güvenliğini sağlayan merkez tarafından gerçekleştiriliyor. Hatta gerekli hallerde bir araç ve içindekiler, bu merkezden adım adım takip edilebiliyor. Sıkıntılı bir durumda müdahale paniğe mahal verilmeden yapılıyor.

Bizim havalimanlarında da güvenliğin, en azından bu şekilde insani boyutları da düşünülerek modernleştirilmesi ve teknolojiyle desteklenerek tahkim edilmesi gerekir. Eğer teknolojiyi iyi kullanabilirsek, zaman kaybı ve fazla personel istihdamı gibi bahaneler de kendiliğinden ortadan kalkar.(Güntay Şimşek-Habertürk)

Facebook ile Yorum Yapın

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.