FETÖ’cü pilotların ordudan atılması sonrasında doğan boşluğun doldurulması için yürütülen çalışmalarda yeni bir aşamaya mı gelindi?
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Milli Savunma Üniversitesi’ne öğrenci alımına ilişkin düzenlediği önceki günkü basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamaların ardından, toplantının soru bölümünde Hava Kuvvetlerinde pilot açığı olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine “15 Temmuz’dan sonra pilot açığı olmuştu. Kritik seviyenin altında değiliz. Acil pilot ihtiyacımız yok ama standardın altında olduğumuz için birçok tedbir aldık. Geri dönüşlerin olması sevindirici. Pilot ihtiyacını tamamlayana kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Olumlu gelişmeler var ama istediğimiz noktada değiliz” cevabını vermişti.
Öte yandan Bakan Işık, Ocak ayında yaptığı bir açıklamada, “THY’nin olumlu görüşüyle daha önce savaş pilotu olarak çalışan sivildeki birçok pilotun sisteme dahil olmaya başladığını” belirterek, “Sahte sağlık raporlarıyla pilotluktan sınıf subaylığına ayrılanlara çağrımız da büyük ilgi gördü. Kısa zamanda haksızlığa uğrayan pilotlarımıza uçak başı yaptıracağız. Hava Harp Okuluna da pilot yetiştiren okullardan yatay geçişle pilot adayı aldık. Eğitimleri bitince göreve başlayacaklar. Tüm bu çalışmalarla pilot açığımızı kapatırken, daha önce hain FETÖ’cülerin mağdur ettiği, sınıf değiştirmek zorunda kalan pilotlarımıza da haklarını teslim ediyoruz. Bu arada uçuş tazminatlarını da artırarak pilotlarımıza hak ettikleri değeri vermiş oluyoruz.” şeklinde konuşmuştu.
Bir yandan TSK’ya mümkün mertebe dönüşler sağlanırken Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın barışta ve savaşta daha güçlü bir personel politikasının sürdürülmesinde, Milli Savunma Bakanlığı her türlü önlemi alıyor.
TSK’dan çeşitli sebeplerle ayrılarak sivil hava yolu pilotluğuna geçen personelin yeniden askeri pilotluğa dönmeleri sürpriz sayılmayabilir. Bu sefer önceden olduğu gibi gönüllülük esası dışında belirli bir süre Türk Silahlı Kuvvetleri’nde muvazzaf subay olarak görev yapmaları ihtimal dışı sayılmaz. Zorunlu bir süre olabilir ve elbette yeniden dönüş sürecinde askeri standartlara haiz pilot seçim süreci ki, buna sağlık muayenesi ve diğer ek mevzuat işlemleri dahil sürede pilotların sertifikaları ve iş sözleşmeleri askıya alınır mı alınmaz mı, TSK’ya çağrılıp mazeretsiz olarak bu sürece katılmayanlara, paraya çevrilemeyen ve ertelenmeyen hapis cezası gibi yasal yaptırımlar gelebilir mi? Şu an bir şey söylemek mümkün değil. Önemli olan geri dönüşlerin sevindirici yanı ve bunun ise yazdığımız ihtimallerle birlikte personel temini politikasının sağlamlaştırmasındaki süreklilik. Esas olan da bu değil mi?
Böyle bir gelişme olduğunda yuvaya dönecek asker pilotların sivil sektörde olduğu gibi parasal açıdan hiç mi hiç mağdur edilmeyeceği de muhakkak.
HAVAYOLU YÖNETİCİLERİ MUTLULUĞUN RESMİNİ YAPABİLİR Mİ ?
Nazım Hikmet’in büyük aşkı Vera Tulyakova için yazdığı Saman Sarısı şiirinde bir dize vardır ki her şiir meraklısı bilir.
“sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”
Nazım şiirinde yakın dostu olan çok yönlü bir sanatçı ressam, yazar, karikatürist ve yönetmen Abidin Dino bu soruyu sorarken, bizlerin de belleklerinde algıladığımız şekillerde yer almıştı. Keyifli anlarımızda kimin aklına gelmemiştir ki, “sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” diye kendine kendine sormak, ya da sevdiğiniz birisine…
Mutluluğun resminin çizilmesi denince de Abidin Dino’ya mal edilen bir tablonun yıllar sonra Amerikalı bir ressama ait olduğu ortaya çıkmıştı. Meraklısı bununla ilgili ayrıntılı bilgilere internetten ulaşabilir.
Olayın edebiyat yanını noktalayarak günümüz gerçeklerine bir geçiş sağlamak istiyorum. Başlıkta soru yönelttiğim konu; “Mutluluğun resmini yapabilecekler mi? Kastım, şirketlerin yöneticileri. Yönetici derken tepe yöneticileri… CEO, CFO, genel müdür ve yardımcıları vb.
Bırakın kendilerinin yapmasını,yönettikleri insanlara mutluluğun resmini yaptırmadığı bırakın, düşünüyorlar mı acaba? Her gün işten çıkarılacak mıyım, maaşıma neden zam yapılmadı kaygısıyla gerek havada, gerekse yerde çalışan personelin mutlu olmadığını bile bile, “şu kadar uçak aldık, şu kadar uçak sattık, yolcu sayımız şu oldu , bu oldu gibi” medyatik açıklamalar, o insan(lar) için o gerçeği değiştiriyor mu, yani mutlu olmak mutlu yaşamak gerçeğini…
Çalışanlar “-Sektörel açıdan işler kötü durumda.”, “-Yaz mevsiminde işler düzelecek sabredin.” sözleri ne var ki sektörün yöneticilerini ilgilendirmiyor. Maaş skalası, prim ve huzur haklarının alınmasında mutluluk tablosu iyi çiziliyor. Hava yolu sektöründe çalışan personelin büyük çoğunluğu 1980’li yıllarda Y kuşağından. Konuştuğum Y kuşağından bazı personel geleneksel iş modellerinin yaratıcılığı teşvik etmesini önemsiyor olabilir ama şirketin tepe yöneticilerinin kendilerini anlamak istemediğini, girişim ruhunu kolayca etkileyerek hedef saptırdıklarını, en önemlisi de bireysel profillerin görmezlikten gelindiğinden de şikayetçiler.
Yazdığım gibi… Tepe yöneticiler kimseye,” mutluluğun resmini yapabilir misin” diye sormaya bile gerek görmüyor. Kamuoyuna, hissedarlarına, patronlarına verdikleri mesajda çalışanların yeri yok! Merak etmeyin bu kuşak her şeyin farkında… Her ne kadar bazı Havayolu yöneticileri çeşitli platformlarda, Y ve Z kuşağından çok şeyler öğrendiklerini söyleseler bile gerçekte buna hakları var mı sizce? Karar sizin…