Başkan Donald Trump, ABD’nin 2021’de tüm askerlerini çektiği Afganistan’daki Bagram hava üssünü geri almaya çalıştığını geçen ay duyurmuştu. “ABD, Bagram hava üssünü Taliban’a karşılıksız verdi. Şimdi onu geri almaya çalışıyoruz.” dedi.
Taliban hükümeti daha sonra Washington’un Bagram üssünün kontrolünü yeniden ele geçirmesine izin verme olasılığını reddederek, ABD’nin “Afganistan’da askeri bir varlığa sahip olamayacağını” vurguladı.
Ancak Başkan Trump fikrini değiştirmedi. Afganistan, Bagram Havaalanı’nın kontrolünü ABD’ye devretmezse “kötü şeyler olacağı” konusunda uyardı, ancak ayrıntı vermedi.
Uzmanlar, bu açıklamaların Trump’ın sadece Afganistan’da “Washington’ın gücünün sembolü” olarak görülen üssü geri kazanmak istemediğini, aynı zamanda Rusya ve Çin ile rekabet etmek amacıyla Orta Asya bölgesinde ABD nüfuzunu yeniden pekiştirme yönünde daha geniş bir stratejiye sahip olduğunu gösterdiğini belirtiyor.

Donald Trump, 2019’da Bagram üssünde. Fotoğraf: AFP
Kabil’in yaklaşık 40 kilometre kuzeyinde bulunan Bagram Havaalanı, 1950’lerde Sovyetler Birliği tarafından inşa edildi ve onlarca yıl kullanıdı. Sovyetlerin 1989’da Afganistan’dan çekilmesinin ardından Bagram terk edilmiş ve Taliban ile Batı destekli Kuzey İttifakı arasındaki savaşın cephe hattı haline gelmiştir.
11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından ABD ordusu Afganistan’a karşı bir askeri harekât başlattı ve bu da Kuzey İttifakı’nın Taliban hükümetini devirmesi için gerekli koşulları yarattı. ABD güçleri ayrıca Bagram Havaalanı’nı hızla ele geçirerek Afganistan’daki ana üsleri olarak kullandı.
2010 yılı civarında Bagram, Taliban’a karşı savaşta ön saflara konuşlandırılmadan önce Afganistan’a gelen yeni ABD askerlerini ağırlayan, küçük bir kasaba büyüklüğünde dev bir üs haline gelmişti.
Eski Başkan Joe Biden yönetimi, Taliban’ın bölgeye ilerlemesi üzerine Temmuz 2021 başlarında Bagram Hava Üssü’ndeki kuvvetleri gizlice tahliye etti. Afgan hükümet güçlerinin teslim olmasının ardından Bagram Hava Üssü, Ağustos 2021’de Taliban’ın eline geçti. Aynı ayın ilerleyen günlerinde Biden, kaotik bir harekat olarak değerlendirilen bir operasyonla tüm ABD kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilmesini emretti.
Askeri açıdan bakıldığında Bagram, Bay Trump’ın görmezden gelemeyeceği “paha biçilmez bir varlık” olarak görülüyor. Yüksek dağlar ve çetin çöllerle dolu Afganistan arazisi, hava kuvvetlerinin operasyonları için birçok zorluk teşkil ediyor. Sadece birkaç havalimanında, C-17 nakliye uçakları veya B-52 bombardıman uçakları gibi büyük uçakları alabilecek kadar uzun ve sağlam pistler bulunuyor.
Sırasıyla 2 bin 953 ve 3 bin 724 metre uzunluğunda iki piste ve sağlam bir altyapıya sahip olan Bagram Üssü, ABD’nin Orta Asya bölgesinde hızla hava operasyonları başlatarak çok sayıda hava kuvvetini konuşlandırması için ideal bir tercih.
Kabil merkezli Çatışma ve Barış Araştırmaları Merkezi (CAPS) müdür yardımcısı Hikmetullah Azamy, “Bagram sadece bir hava üssü değil, gelişmiş radar sistemleri, devasa yakıt depoları ve füze savunma kabiliyetlerine sahip süper bir üs. Kaybedilmesi, ABD’nin Özbekistan veya Pakistan’daki uzak üslere bağımlı kalması anlamına gelecek ve bu da lojistik maliyetleri kat kat artıracaktır.” dedi.
ABD merkezli Hudson Enstitüsü’ne göre, Bagram’ın kontrolünün yeniden sağlanması, Washington’ın Taliban’la savaşan ve Avrupa’ya uzanan IŞİD Horasan gibi isyancı gruplarla başa çıkmak için 2 bin ila 3 bin kişilik bir gücü elinde tutmasına olanak tanıyacak.
Hudson Enstitüsü’nde savunma uzmanı olan Luke Coffey, “Biden, Bagram üssündeki tüm askerleri çekerek hata yaptı. ABD’nin Afganistan’ın tamamını kontrol etmeden bölgede varlığını sürdürmesi çok önemli. Havaalanını geri almak, ABD’nin aslında hiç ayrılmadığına dair açık bir mesaj verecektir,” dedi.
Uzmanlar, Trump’ın bu kararlılığının ardındaki temel nedenin yalnızca askeri amaçlardan değil, jeopolitik faktörlerden kaynaklandığını söylüyor.
Havaalanı, Çin sınırına yakın bir konumda yer alıyor ve aynı zamanda Pekin’in 1964’te ilk atom bombasını denediği Sincan’daki bir nükleer deneme sahasına da ev sahipliği yapıyor. Sahanın uzun zaman önce terk edildiği düşünülüyor, ancak Çin’in bölgeye askeri yığınak yaptığı yönünde haberler var.
Başkan Trump bir zamanlar Bagram’ın “Çin’in nükleer silah ürettiği yerden sadece bir saat uzaklıkta” olduğunu söylemiş ve Biden yönetimini, bu bilgiye sahip olmalarına rağmen üssü terk etmekle suçlamıştı.
Çin, 2021’den bu yana Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) aracılığıyla Afganistan’a yaptığı yatırımı, milyarlarca dolarlık Aynak bakır madenciliği ve Amu Derya petrol ve gaz projeleriyle artırdı.
El Cezire’ye göre Çin, Afganistan’ı Orta Asya’ya bir köprü olarak görüyor ve bu sayede ulaşım rotalarını çeşitlendirip Malakka Boğazı’na olan bağımlılığını azaltıyor. Taliban’ın Bagram’ı kontrol altına alması, ABD’nin geri dönüşünü engelleyeceği için Çin için avantajlı bir hamle olarak görülüyor.
Sadece Çin değil, Rusya da Bagram’ı bölgede önemli bir tampon bölge olarak görüyor. Kremlin, üssün Sovyet döneminden kalma bir miras olduğunu vurgulayarak, üssün geri alınmasına yönelik bir girişimin Rusya’nın müttefiki Tacikistan ile sınır güvenliğini tehdit edeceği konusunda uyardı.
İran ve Pakistan da ABD’nin bu niyetine karşı çıkıyor. Tahran, Bagram’ın Washington’a nükleer programı üzerinde baskı kurmak için daha fazla seçenek sunacağından endişe ederken, İslamabad Afganistan’daki nüfuzunu kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Cenevre’deki Silahlı Grup Çalışmaları Merkezi Eş Direktörü Ashley Jackson, “Bay Trump için Bagram üssü, askeri çatışmaya yol açmadan Çin ile başa çıkmak için Asya’ya geçiş aracı. Ancak havalimanını geri alma çabaları, ABD’nin asker çekme taahhüdüne aykırı olacak ve Taliban ile savaş riskini artırarak domino etkisi yaratabilir,” dedi.





![Havalimanı apronu yakıt denizine dönüştü! [VİDEO]](https://www.bagimsizhavacilar.com/wp-content/uploads/2025/10/combust-vaza-aa-oct25-1068x711.jpg)

Bagram Havaalanı yalnızca askeri öneme sahip değil, aynı zamanda ABD’nin Orta Asya’daki jeopolitik nüfuzunu sürdürmesinin de bir kapısı.