DENSİZ
“yakışıksız, ölçüsüz, saygısızca davranışlarda bulunan (kimse)”
Atatürk’ten sonra hayranı olduğum tek insan diye her zaman ve her yerde tekrarladığım Vecihi Hürkuş’a yapılan hakaretlere tepki vermiştim.
Bkz: VECİHİ HÜRKUŞ VE ADAM OLMAK
Üstelik hakaretleri yapan şahsın ismini vermemeye özen göstermiştim. Merak edenler hakaretleri yapan kişinin yazısının yer aldığı kitabı alır okurlar diye düşünmüştüm. Aslında kitap ve belgeler eki incelendiğinde güzel araştırmaların da olduğu görülebilir. Talihsiz yazıyı yazan kişi bu kitaba katkı sağlamak adına densiz görüşlerini paylaşmış. Ne yapacaktım! Vecihi Hürkuş’a hakaretlere göz mü yumacaktım. Asla.
Yukarıda linkini verdiğim yazımı okuduysanız yazılan hakaretlere sizlerde benim gibi tepki vereceksiniz. Bir kişiyi eleştirebilirsiniz ama asla hakaret edemezsiniz.
– Zaafa esir düşen.
– Terbiyesizlik.
– Egoist.
– Cahilce.
– Megalomani.
– Sahtekâr.
Vecihi Hürkuş adına kabul edilebilir hakaretler değil bunlar. Bunları yazanın terbiyesizliği olur ancak.
Bazen en güzel cevap susmaktır derler. Ben de öyle yapacaktım. Birçok dostum ve havacı büyüğüm beni arayıp bu saygısızlığa ne diyeceğimi sordular. Evet, bazen en güzel cevap vermek susmaktır. Ancak bazı durumlarda da tarihe not düşmek adına cevap vermek zorundayız. Yazmalıyız ki bu ve benzeri densizler toplum tarafından tanınmalı. Özellikle de havacılar bunu unutmamalı.
Yine yukarıda linkini verdiğim yazıyı okuyan birçok kişi hem sosyal platformlarda hem de telefon konuşmalarımızda bu densizin ismini sordular. Bazı havacılık ile ilgili dostlarım ise direkt olarak bu hakaretleri yapan kişiyi tanıdılar.
Şimdi yazıma içerleyen ve mail adresime yazı gönderme cüretinde bulunan bu kişiyi daha iyi tanımanızı isterim. Gönderdiği iletideki üsluba dikkatinizi çekerim. Bana gönderdiği iletiyi tam metin olarak sizlerle paylaşmak istiyorum:
“HANGİ TARAFSINIZ
Merhaba Mustafa Bey,
Belgeye dayalı olarak doğrulanmış veriye, bilgiye ve gerçeğe değer veren bir dostum vasıtasıyla Bağımsız Havacılar sitesindeki 12 Mart 2021 tarihli yazınızdan haberdar oldum. Yazınızda bahsettiğiniz eserin havacılık tarihimizdeki yalanları yıkarak gerçekleri ortaya koymak üzere yayına hazırlanması için bir araya gelen grubun içinde başlangıçta sizin de yer aldığınızı hatırlatmak zorundayım. Hatırlatmak zorundayım diyorum çünkü yayının hazırlanması için hem yurtiçi hem de yurtdışı arşivlerden ve kütüphanelerden, büyük bir kısmının masrafları Sayın Mehmet Arif Demirer tarafından bir kısmı da tarafımca karşılanarak temin edilen dosyalar dolusu belgenin çalışmanın temelini oluşturduğunu ve çalışmanın başında bunları sizin de gördüğünüzü unutmuş olmalısınız! Söz konusu yayının içinde yazdıklarımın her biri için kanıtlar sunulmaktadır. O çalışmanın başlamasından 10 yıldan daha öncesine dayanan sizinle tanışıklığımızdan beri iletişim bilgilerim sizde var. Eğer yazdıklarımda bir hata, verdiğim kanıtlarda bir tutarsızlık varsa, daha önceden yıllardır ve defalarca sizinle karşılıklı bilgi paylaştığımız gibi bunları benimle görüşebilir, yazdıklarımı doğrulayan kanıt sunamıyorsam eleştirilerinizi yazabilirdiniz. 15 yıldan daha eskiye dayanan tanışıklığımza rağmen bundan imtina etmenizi yadırgıyor ve kınıyorum!
Hangi taraftasınız?
Kral Nemrut İbrahim peygamberin ateşe atılıp yakılmasını buyurmuş. Odunlardan büyük bir yığın yapıp tutuşturmuşlar. Alevler o kadar büyümüş ki hayvanlar ateşe arkalarını dönüp kaçmaya başlamışlar. Bir karınca ağzında bir damla su ile ateşin olduğu yöne gidiyormuş. Ateşten kaçan hayvanlar ne yapıyorsun diye sorunca cevap vermiş: Ateşin olduğu yere su götürüyorum. Kaçan hayvanlar gülmüşler; ateşin büyüklüğünü görmüyor musun? Senin bir damla suyun ne yapabilir ki? Karınca cevap vermiş: “Hiç olmazsa hangi tarafta durduğumu gösterir.”
Alenen yalan ifade örneği:
“İçinde tayyaremin beynelmilel CINA vasıflarına haiz iyi bir mektep ve spor tayyaresi olduğuna dair bir diploma, tayyarenin aerodinamik ve statik hesapları ve protokol bulunuyordu.”
Vecihi Hürkuş, Bir Tayyarecinin Anıları, Yapı Kredi Yayınları, Aralık 2000, sayfa 261.
Belgeyle doğrulanmış veriye dayanan gerçek:
Yaklaşık 20 yıl önce Gönül Şarman’ı ziyaret sırasında Vecihi’nin evrakları arasından kopyası verilen, Vecihi XIV uçağının Çekoslovakya’da sertifikasyonuna ait orijinal dosyadaki belgelerde mevcut olan gerçek.
1) “… hesaplar CINA yönetmeliğinin toplam 825 kg ağırlığında turizm sınıfı uçağına göre…”
2) Çekoslovakya Bayındırlık Bakanlığı kaşesini taşıyan ve ıslak imzalı belgede el yazısı ile yazılmış ibare: “turistik uçak Vecihi XIV”.
Vecihi XIV uçağına; Vecihi’nin hatıratında yalan yazarak ifade ettiği gibi “eğitim (mektep) ve spor uçağı” sertifikası (diploma) verilmemiştir! Resmi evrakta yer alan kayıttan da görüleceği üzere; Vecihi’nin hatıratında yalan yazarak bahsettiği akrobasi uçuşu uçuş testlerinde yer almamıştır!
Uçak sertifikasyonundaki sınıfların belirli sınırları olduğunu, turizm uçağına eğitim ve spor uçağı denilemeyeceğini, akrobasi uçuş izni verilmemiş turizm uçağı ile akrobasi yapmanın, kendi hayatınız yanı sıra başkalarının da can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren aptallık ve uçuş disiplini ihlali olduğunu havacılık konusunda liyakatli olan herkes bilir! Vecihi’nin ‘beynelmilel CINA vasıfları’ olarak bahsettiği şeyin içeriğini ve işlevini de (yürürlükteki hükümlerini ve üye ülkeler tarafından bu hükümlerin hangi yorumlarla, şerh ve ayrıcalıklarla uygulandığını) bilmeyenlere öğretebilirim!
Siz ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalkarak yazınıza yorum yapanlar; hangi taraftasınız? Yalancıların, hırsızlarının ve sahtekârların yanında mı, gerçeğin yanında mı?
Gerçeğin yanında yer almanız için yukarıda size bir imkân sunuyorum. Vecihi’nin kendisini dev aynasında gören egoist kişiliğinin zaafına düşerek, kendisine verilen resmi evraktaki ifadeleri çarpıtarak ve resmi evrakta yer almayan beyanlarda bulunarak yalan yazdığını teşhir ve beyan edin, kaynağını da belirterek (bu mesajımın tamamını ve ismimi kaynak göstererek) yazınızın yer aldığı sitede yayınlayın. Yukarıda teşhir edilen yalanların, Vecihi’nin hatıratında yer alan onlarcasının arasından sadece iki örnek olduğu konusunda sizi uyarır, hatıratta ve Vecihi’nin diğer yazılarında onun karakterinin çarpık olan gerçek yüzüne ışık tutan başka örnekler de bulunduğuna dikkatinizi çekerim.
“… kendi adlarını da kulak çınlamaları arasında bulacaklardır.” diye bahsettiklerinizle ilgili olarak yazdıklarımın her biri belgeyle kanıtlanmış gerçeklerdir. Merak etmeyin; yurtdışında olanlar dâhil, kendileri belgelere dayalı olarak yazdıklarımdan haberdar. O nedenle ve kendi yaptıkları sahtekârlıklar, yazdıkları yalanlar ve gerçek dışı ifadeler konusunda en azından bir parça bilgi sahibi olduklarındandır ki, bugüne kadar hiç biri benimle veya eser sahibi ile temasa geçerek yazdıklarımda hata olduğunu, yazdıklarımın aksini iddia edememiştir. Daha büyük yalanlar ve iftiralar ile terbiyesizlik etmeye kalkan ahlaksız yalancılara ve sahtekârlara yine belgelerle ve olayların tanıkları da gösterilerek cevap verilmiştir. Sükûtları yazdıklarımın her birinin gerçek olduğunun taraflarınca ikrarıdır! Kitabın yayınlanmasında meydana gelen dizgi ve yazılım hataları ise, ikinci baskısında düzeltilmek üzere eser sahibine bildirilmiştir.
Gerçeği öğrenmek isteyenler; kâfirlerin (gerçeğin üzerini örterek inkâr edenlerin) ve ahlaksız yazarların yaptığı gibi cımbızla seçilmiş, yazılanların kanıtlarını ortaya koyan içeriğinden koparılmış cümleler üzerinden yorum yapmak yerine eserin tamamını okuyarak bilgi sahibi olduktan sonra yorum yaparlarsa, önce kendilerine sonra çevrelerine faydalı olurlar. Aksi takdirde; gerçekten kaçarak gaflet ve dalalet içinde davranmayı tercih ediyorlarsa, yorumlardan birinde yer alan sözü hak ediyorlar: “Dört kitabı tefsir eylesen kâr eylemez cahile.”
Erdemli bir insan (adam!) gibi hatanızı kabul ederek, yalanın teşhir edilerek yok edilmesi için üzerinize düşeni yapacak mısınız? Yalanın büyüklüğünü görüp idrak edebilecek misiniz? Gerçek elinizde bir damla su olsa bile; bilgiden yoksun beyinleri kavuran yalancıların, hırsızların, sahtekârların ve cahillerin üzerine mi gideceksiniz; yoksa onlarla aynı kefeye düşmeyi yeğleyip, arkanızı dönüp gerçekten kaçacak mısınız?
Saygılarımla,
Bülent Yılmazer
—
“Arkadaşlar! … bugün o devirde bulunuyoruz ki, birbirimize daima hakikati söyleyeceğiz. İsterse bu hakikat iyi veya fena olsun, felaket veya saadet getirsin, fakat illa hakikati söyleyeceğiz.”
Gazi Mustafa Kemâl
11 Ekim 1925, İzmir Belediyesi’nde halka nutuk.”
Noktasına dokunmadan paylaştım bu densizin yazısını. Konuyla ilgili doğru ve detay bilgi isteyen olur ise aşağıdaki telefon numarasından bana ulaşabilirler. Sadece tek bir soruya cevap vermek isterim. Hani diyor ya “ Siz hangi tarafsınız ?” diye.
Densizlerin yanında değilim.
Benim tarafım; Saygı, Sevgi, Minnet, Vefa ve İyi insan olma tarafıdır.
Size de tavsiyem; İyi bir insan olmanız. Bu alanda çok fırsatlar ve çok az rekabet var.
NOT: Çuvaldızı densize batırdık. İğneyi de Vecihi Hürkuş dostlarına batırmak isterim. Yapılan hakaretlere değerli yorumlarını katan havacılara teşekkür ederim. Ama yorum yapmayan, Vecihi Hürkuş’a yapılan saygısızlığa tek kelime yazmayanları da kınıyorum. Bakalım bu yazıdan sonra nasıl davranacaklar.
Mustafa KILIÇ
Havacılık Tarihi Araştırmacısı – Yazar
sontayyareci@gmail.com
0 536 273 62 62
Malûm şahsın özene bezene yazdığı yazıyı dikkatle okudum. Kişi fena sayılmayacak seviyede bir demagog. Laf cambazlığı yaparak, komplekslerini kapatmaya meyilli bu tür kişilere cevap vermek bile zaman kaybıdır diye düşünüyorum. Bence değerli vakitlerini gereksiz kişilere cevapla harcama derim. Çek üzerine sifonu.
Söylenecek çok şey var ama değer mi acaba? Hani “bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” derler ya, tam yeri galiba. Yine bir söz daha var, “ cahille tartışırsan önce seni kendi seviyesine çeker, sonra halt eder”.
Seni seviyorum güzel ve değerli insan Mustafa Kılıç ağabeyim.
Sevgili dostum..
Güneş balçıkla sıvanmaz . Özdeyişinden yola çıkarsak bazı çıkarcı kişilerin çamur at izi kalsın ölçüsünde fütursuzca davranışlarının olmasını kendi cehaleti ve bir çeşit tatmin olduğunu düşünüyorum..
Çalışmalarını keyifle takip ediyorum..
Bazen çalıyı dolaşmak çok daha sağlıklı kişi ve düşüncelerle tanışmamıza sebeptir..
Sağlık ve huzur diliyorum..
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bile saldıran bir güruhun ,,Vecihi Hürkuş ve pek çok değerli insana saldırması yaşadığımız dönem itibariyle artık beni şaşırtmıyor ağabey.. Bu tiplerin görevi Cumhuriyet e ve toplumu ileriye götüren kim varsa onlara saldırmak ve itibarsızlaştırma ya çalışmak.
Söylenecek çok şey var ama değer mi acaba? Hani “bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” derler ya, tam yeri galiba. Yine bir söz daha var, “ cahille tartışırsan önce seni kendi seviyesine çeker, sonra halt eder”.
Değerli dostum merkezi bir otoriteye bağlı olmadan bağımsız bir platformda yazılarına devam..
Vecihi Hürkuş önemli, değerli ve büyük bir şahsiyettir. Bu özellikte olmayanların Vecihi Hürkuş’u anlaması zordur!
Bu kişi ile ilgili olarak uygun bir zamanda görüşebiliriz.
Sayın Hocam, Havacılık’tan bir haber olan bu tuhaf bir egoizm duygularına kapılmış bu zavallı yazar bozuntusuna kendi beyefendi üslubunuzca gereken cevabı zaten vermişsiniz. Üstad ne demiş, bir lafa bakarım laf mı diye, birde söyleyene bakarım adam mı diye ? Sapla toprağa gitsin.