Çarşamba, Ekim 16, 2024

BU HAFTA İLK 5 HABER

Benzer Haberler

Kabin Yasağında Asıl Neden ‘Rekabet’ Mi?

ABD ve İngiltere’ye yapılan direkt uçuşlarda, yolcuların, cep telefonlarından büyük elektronik cihazlarını kabine almalarını yasaklayan karar sonrası Ulaştırma Bakanlığı devreye girerken kararın nedeninin rekabet olabileceği tezi öne çıkıyor

ABD’nin Ulaştırma Güvenlik Dairesi (TSA) kanalıyla, Türkiye dahil 8 Müslüman ülke havalimanından, Amerika ve İngiltere’ye yapılan direkt uçuşlarda, yolcuların, cep telefonlarından büyük elektronik cihazlarını kabine almalarını yasaklayan kararın kaldırılması için dün Ankara’da yoğun bir trafik yaşandı. Ama henüz bir netice yok.

Diğer taraftan kararın nedeninin “rekabet” olduğunu savunan görüşler öne çıkıyor. Son G20 toplantısında korumacılığa karşı duruş vurgusu da bildiri metninden çıkmışken havacılık sektöründeki bu son uygulamanın korumacılık eğiliminin ulaştığı nokta açısından bir örnek olay olarak görülebileceği belirtiliyor.

Konuya ilişkin olarak Habertürk, şu beş maddeyi öne çıkarıyor:

1- YASAKLAR HEMEN YÜRÜRLÜĞE GİRDİ

ABD güvenlik gerekçesiyle 8 ülkeden ABD’ye uçuşlarda kabin içinde cep telefonundan büyük elektronik cihaz taşınmasına yasak getirdi.

2- UYGULAMANIN FAYDASI YOK

Uzmanlar yasak gereği kabin içerisinde bulunan elektronik cihazların ileri sürüldüğü gibi bagaja gönderilmesiyle güvenliğin artmayacağını belirtiyor.

3- BUSINESS İÇİN KAPIŞIYORLAR

Yasaklamaların temelinde başta THY olmak üzere Ortadoğu merkezli havacılık şirketlerinin business class yolcularını kendilerine çekmeleri bulunuyor.

4- ÜLKE GSYH’Sİ GİBİ HARCAMA

Sivil havacılık sektörünün en çok gelir getiren kesimi olan bu yolcular iş gezilerinde uçak bileti dahil her yıl dünyada 1.6 trilyon dolar harcama yapıyor.

5- KAÇAN YOLCU GERİ GELECEK

Yasaklamayla dizüstü bilgisayarlarını kabine alamayacak olan business class yolcularının yasaklamaya dahil olmayan ABD’li havayollarına kaymaları bekleniyor.

ABD MEDYASI: TRUMP’IN GETİRDİĞİ YASAĞIN AMACI TİCARİ MİSİLLEME

Diğer taraftan Washington Post ve Financial Times gazeteleri, ABD’nin getirdiği yasağın mali kaygılardan kaynaklanıyor olabileceğini yazdı. Washington Post’un haberinde, “Yasak güvenlikle ilgili olmayabilir. Bu düzenlemeyle hedef alınan 3 havayolu şirketi Emirates, Etihad ve Katar havayolları, Amerikalı rakipleri tarafından, büyük devlet desteği aldıkları için uzun zamandır suçlanıyordu. Bu havayolu firmaları, epeydir Trump’ın misilleme yapmasından endişe duyuyordu. Bu, o adım olabilir. Hedef alınan tüm havayolu şirketleri, özellikle business ve first class satışlarda büyük kayıp yaşayacak” denildi. Financial Times Gazetesi de yasağı şüpheli bulan Dimitri Sevastopulo ve Robert Wright’ın görüşlerine yer verdi. İki isim de kabin için yasaklanan elektronik cihazların neden bagaj için kaygı unsuru olmadığına dair bir açıklama yapılamadığına dikkat çekti.

TRUMP’I 1,5 MİLYON İŞSİZ KORKUSU SARDI

AyrıcaABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin önde gelen havacılık şirketlerinin CEO’ları ile 9 Şubat’ta bir araya gelerek kendilerine özellikle vergi alanında destek sözü vermişti. Yetkililer yabancı havayollarının ABD’de giderek artan pazar paylarının ülkede 1.5 milyon istihdamı tehlikeye attığı uyarısında bulundu.

736 MİLYAR DOLARLIK SEKTÖR

Bu aşamada akıllara gelen asıl soru ise alınan kararla ABD’li havayolu şirketlerinin aralarında Türk Hava Yolları’nın (THY) da bulunduğu Katar, Emirates ve Ethiad Havayolları gibi diğer şirketlere karşı korunup korunmadığı oluyor. Kıyasıya rekabetin yaşandığı küresel sivil havayolu taşımacılığı sektörü dünyanın en dinamik alanlarının başında geliyor. Bu yıl dünya çapında 4 milyar insanı taşıyacak sektörün cirosunun da 736 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Aralarında THY’nin de bulunduğu Katar, Emirates ve Ethiad Havayolları gibi şirketlerin son 20 yılda büyük bir gelişme göstermeleri ise başta ABD’li havayolu şirketleri olmak üzere AB’li havacılık şirketlerinin de sektörel pastadaki paylarını düşürdü. Söz konusu şirketlerin son yıllarda ABD pazarına girmesi ise ABD’li şirketler açısından bardağı taşıran son damla oldu.

Kavganın merkezinde ise sivil havacılık sektörünün en kazanç sağlayan dilimi olan business class yolcuları bulunuyor. Bu yolcular uçuş harcamaları, otel, eğlence ve alışveriş dahil dünya çapında iş yolculukları esnasında her yıl toplam 1.6 trilyon dolar harcama yapıyor. Havayolu ile dünya çapında uçuş yapan yolcuların yüzde 12’sini oluşturan bu kesim havayolu şirketlerinin cirolarının da yüzde 40’ına yaklaşan kesimini karşılıyor. Bu pay bazı havayolu şirketlerinde yüzde 75’e kadar çıkabiliyor.

Aralarında THY’nin de yer aldığı Katar, Emirates ve Ethiad gibi havayolları ise son yıllarda iş amaçlı yolculuk yapan bu müşteri sınıfına olağanüstü ayrıcalıklar tanıyan hizmet ve servisler sundu. ABD’li şirketler bu servislerle rekabet edemeyince business class yolcuları THY’nin de aralarında bulunduğu az sayıda şirkete yöneldi. ABD’nin yanı sıra İngiltere ve İsrail’in de uygulamaya almayı planladığı yeni sınırlamalarla özellikle bu yolcuların yeniden ABD ve AB’li havayolu şirketlerine kaydırılmalarının planlandığı belirtiliyor.

PROSEDÜRLER SIKINTILI

Gazete Habertürk Yazarı Güntay Şimşek’in köşe yazısına göre, öte yandan ABD’nin yasağıyla ilgili olarak uluslararası prosedürler açısından sıkıntılar var. Mesela Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) varken, Amerika’nın ikili görüşmelerle belli ülkelere yasak getirmesi en önemli handikaplardan biri. Eğer uluslararası sivil hava trafiğini tehdit eden bir sorun varsa, ICAO neden devreye girmiyor? İstanbul’dan Amerika’ya direkt uçan Türk Hava Yolları (THY) yolcularıyla, aynı havalimanından, aynı güvenlik zincirinden geçerek ancak Avrupa aktarmalı uçan yolcular arasında nasıl bir fark olduğuna cevap verilmemesi yasağı tartışmalı hale getiriyor.

Ankara’da bulunan ABD’li TSA uzmanları, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden (SHGM) yetkililerle, 25 Mart’ta uygulamaya sokulacak elektronik eşya yasağının yöntemlerini tartışırken, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı da Amerikan Büyükelçiliği’nde yasağın kaldırılması için görüşmelerde bulundu.

Türkiye’nin yasağın kaldırılması için tezi, “İstenilen tarama cihazlarını temin edelim, yasak uygulamaya konmasın” şeklinde özetlenebilir. Ama biraz geç kalınmış olabilir. Çünkü daha önce benzer endişeler sebebiyle, ABD’nin talebi doğrultusunda uçak altı bagajları 360 derece tarayan sistem kullanılmaya başlanmıştı. Bu cihazların hizmete sokulmasıyla birlikte de ABD’nin uçak altı bagajların güvenliği konusunda duyduğu endişeler ortadan kalkmıştı.

Şu an Atatürk Havalimanı’nda, Amerika seferi yapan uçakların altına yüklenen bagajlar, hastanelerdeki “tomografi” cihazına benzer bir sistemle taranarak yükleniyor. Öğrendiğim kadarıyla, Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, “Bagajları 360 dereceyle tarayan bu tomografi cihazlarını, uçak içine alınan bagajların kontrolünde de kullanalım; yasağı kaldırın” teklifini götürmüşler. Bakalım ABD, bu teklife nasıl bir cevap verecek?

Ayrıca yaklaşık 3 ay önce Somali’de uçakta yaşanan hadise sonrası ABD’den Ulaştırma Bakanlığı’na uçak içine alınan bagajların güvenlik sorunuyla ilgili uyarı geldiğinin de altını çizeyim. İşte bu uyarı sonrasında, Atatürk Havalimanı’nda yolcu beraberindeki bilgisayar, iPad vb. cep telefonundan büyük elektronik cihazların, görevliler tarafından yolcuya açtırılıp çalıştırılarak kontrolü yapılmaya başlandı. Yine ICAO kuralları çerçevesinde, yolcuların % 60’ından ve beraberindeki eşyasından toz alınarak “patlayıcı iz dedektörü” olarak isimlendirilen ETD (explosive trace detection) cihazında teste tabi tutulmaya başlandı. Ulaştırma Bakanlığı, yasağın kaldırılması için yolcunun % 60’ını değil, % 100’ünü ETD’den geçirebileceğini de ABD’li yetkililere iletmiş.

Ulaştırma Bakanlığı’nın kabin içine alınan bagajların, uçak altında olduğu gibi “tomografi”den geçirilme teklifine ABD yetkilileri “evet” dese dahi bu cihazların 3 aydan önce Atatürk Havalimanı’na getirilip kurulması zor. Yolcuların tamamının ETD’den geçirilme teklifi en pratik çözüm gibi görünüyor, ama ABD bunu çözüm olarak görseydi, kendisi teklif ederdi.

Belki de ABD, aldığı yasak kararıyla, ilgili ülkelerin ve bundan etkilenecek şirketlerin belli bir süre sıkıntı yaşamasını istiyor. Ne zamana kadar? Yeni tarayıcı sistemler geliştirilip hizmete hazır hale getirilinceye dek. Yani asgari 6 ay.

Eğer ABD yetkilileri ve hassaten TSA, bazı ülkelerden yapılacak direkt uçuşlara getirdikleri elektronik cihaz yasağını, “güçlü terör tehditlerinin ticari uçaklara sızacağı tehlikesi” endişesine dayandırıyorsa, tüm havayolları için ICAO kanalıyla yeni güvenlik paketlerinin devreye girmesi için çaba göstermesi gerekmez miydi?

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, yasak için şu cümleyi kuruyor: “Belirtilen havaalanlarından güçlü terör tehditlerinin ticari uçaklara sızacağı tehlikesi nedeniyle bu karar alınmıştır.” Eğer terör tehdidi kapsamına ABD’ye direkt sefer yapan havayollarının yolcuları giriyorsa, aynı meydandan başka havayollarıyla ABD’ye transit yolculuk yapanlar da girer. Bunun direkti, endirekti olur mu? Ayrımı kim, neye göre yapacak? Ya da buradaki çifte standardın amacı nedir?

YASAK KARARI TÜRK TURİZMİNE DARBE VURABİLİR

Elektronik eşya yasağı özellikle İstanbul turizmini olumsuz etkileyecek. Karar, uçak saatini beklerken kenti gezen 615 bin transit yolcuyu engelleyebilir

Turizm sektöründe yaşanan düşüşe bir darbe de kabin içi elektronik eşya yasağı kararından geldi. Türk Hava Yolları transit yolcuların İstanbul’u gezmesi adına özel bilet kampanyaları düzenlerken kabin içi yasak kararı THY dışında İstanbul turizmini de olumsuz etkileyebilir.

Gazete Habertürk’ten Gökhan ARTAN’ın haberine göre, 2016 yılında toplam 62.7 milyon yolcunun 21 milyonu transit yolcudan oluşurken yasak kararı İstanbul’u gezen transit yolcu sayısını da vuracak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre geçtiğimiz yıl Türkiye’yi günübirlik ziyaret edenlerin sayısı 615 bin olurken birçok transit yolcu İstanbul’u gezerek gidecekleri yere uçuyorlar. Türkiye’ye geçtiğimiz yıl gelen yabancıların yüzde 36’sı olan 9 milyon 217 bin kişi İstanbul’dan Türkiye’ye giriş yaptı. Transit yolcuların birçoğu aktarma uçağının saatini uzun tutarak İstanbul’u gezmeyi tercih ediyor.

17 BİN YOLCU DA TURA KATILIYOR

Transit yolcuların bir kısmı da özel tur programlarına katılıyor. THY transit yolcuların İstanbul’u gezmesi için özel bilet kampanyaları ve miniport gibi bagajsız gezme düzenlemeleri dışında İngilizce rehber eşliğinde ücretsiz şehir turu “TourIstanbul” da düzenliyor. TourIstanbul’a yılda 17 bin kişi katılıyordu.

TYD BAŞKANI MURAT ERSOY: YASAKLAMA TAMAMEN ALGI YÖNETİMİDİR

– Atlasglobal Havayolları ve Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı Murat Ersoy, “Laptopların kontrolü kolayca yapılabiliyor. Yasak güvensiz bir ülke algısı oluşturulması anlamına geliyor” dedi.

PEGASUS CEO’SU MEHMET NANE: İSRAİL YASAĞI DA GELİYOR, 90 GÜN SONRA BİTECEKTİR

– Pegasus Havayolları CEO’su Mehmet Nane, yasağı yorumlarken “Bu akşam İsrail yasağı da geliyor. Politika falan bir yana kişisel özgürlüklere getirilmiş bir kısıtlama. 90 gün sonunda biteceğini düşünüyorum” dedi.

“IT’S BUSINESS NOTHING PERSONAL”

ABD’li havacılık şirketleri, 8 ülkeye getirilen kabin içinde cep telefonundan büyük elektronik cihaz bulundurma yasağı ile kaybettikleri business class yolcularını geri kazanmayı planlıyor. Küresel hava yolcusu pazarının yüzde 12’sini oluşturan bu kesim iş gezilerinde yılda toplam 1.6 trilyon Dolar harcıyor.

Gazete Habertürk’ten Mahmut Sancak’ın haberine göre, ABD’nin aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 8 ülkeden direkt uçuşlarda kabin içinde cep telefonundan büyük elektronik cihaz taşıma yasağı getirmesine yönelik tartışmalar devam ediyor. ABD ve AB’den bazı çevreler kararın güvenlik nedeniyle alındığını ve geçici olduğunun altını çizse de özellikle havacılık sektörü getirilen yasağın güvenlik konusunda herhangi bir avantaj sağlamayacağını savunuyor. Yetkililer bomba düzeneği ile donatılmış bir cihazın dünyanın her havaalanında uçağa sokulma riskinin bulunduğuna işaret ederek söz konusu cihazların kabin yerine bagaja yönlendirilmesinin de güvenlik açısından bir kazanç sağlamayacağına işaret ediyor.

Facebook ile Yorum Yapın

ÇOK OKUNANLAR