Pazartesi, Mart 18, 2024
Ana SayfaYazarlarÜlgen Zeki OkKovid’de saklanan gerçekler

Kovid’de saklanan gerçekler

Yaşadığımız çağa adını veren ‘Gerçek Ötesi (Post-truth)’ kavramı, ‘kamuoyunu şekillendirmede nesnel verilerin, duygu ve kişisel inançlardan daha az etkili olduğu’ anlamına geliyor. Gerçeklerin çöpe atıldığı bu çağda, Kovid konusunda, dünyada ve Türkiye’de birçok gerçek halktan saklanmaya çalışıldı, çarpıtıldı ve algı operasyonları ile beyinler yıkandı. Aşı karşıtı değilim, komplo teorilerine de kolay inanmam. Tersine, aşıların yararları ve neredeyse herkesin aşılanması gerektiği konusunda birçok yazı yazdım. Yaklaşık 6,5 milyon insan bu nedenle yaşamını yitirmişken, “Kovid-19 diye bir enfeksiyon yok” gibi saçmalıklara da girmeyeceğim.

Dünyadan başlayalım… Kovid-19 ile mücadelede Çin, Pasteur’den beri kullanılan geleneksel yöntemle virüsü üretip, öldürerek uygulama yolunu seçti ve Sinovac gibi az yan etkili, güvenli aşılar elde etti. Batılılar ise bu zor yöntem yerine, yeni geliştirilen farklı teknikler kullanarak bağışıklık oluşturma yoluna gittiler. Dünyada öne çıkan ve çok sayıda hayat kurtaran aşı, bir Türk çift tarafından Almanya’da geliştirilen, Türkiye’de BioNTech olarak anılan ve Pfizer tarafından pazarlanan mRNA aşısı oldu.

Sinovac’ı ilk kullanan ülkelerden biri olan Türkiye’de birçok sağlık çalışanı ile yaşlımızın yaşamları da bu sayede kurtuldu. Sonradan BioNTech de alındı ve halka seçme hakkı sunuldu. İlk algı operasyonları bu dönemde başladı. BioNTech’in daha iyi olduğu yönler öne çıkarılırken, daha kötü olduğu yönlerden hiç bahsedilmedi ve rakibi Sinovac yerin dibine geçirildi. BioNTech’in içerdiği tek antijene (Spike) karşı oluşan antikor yanıtı, korunmada en önemli faktörmüş gibi gösterildi; oysa önemli olan nötralizan antikorlardı. Aşılardan asıl beklenen, gelişebilecek ağır enfeksiyonu önlemeleri idi ve Sinovac bunu çok yüksek oranda başarmıştı. Ancak, Brezilya’daki belirtisiz hastaların bile dahil edildiği bir araştırma öne çıkarılarak, Sinovac’ın etkisiz olduğu söylendi. Yeni varyantlar ortaya çıkıp, BioNTech de enfeksiyonları önleyemeyince, bu kez ‘önemli olan ağır enfeksiyonları önlemek ve yüksek antikor düzeyi’ dendi ve neredeyse herkese BioNTech önerildi. Ama iki ay önce BioNTech uygulanmış, yüksek düzeyde antikora sahip gençler bile Omicron ile enfekte oldu. Şu anda da neredeyse herkese BioNTech önerenler var ve bunun doğruluğu konusunda şüpheliyim.

Şüphelerimin temel nedeni, bugüne kadar dünyada ve Türkiye’de halkın yeterince bilgi sahibi olmadığı, BioNTech’in olası ciddi yan etkileri… Tıpta tedavi veya korunmaya yönelik farklı seçenekler varsa, bunlar avantaj-dezavantaj, etki-yan etki açılarından değerlendirilerek seçim yapılır. Ama Kovid-19 aşıları yan etkileri açısından neredeyse hiç karşılaştırılmadı. Hiç düşündünüz mü; Sinovac olurken hiç kağıt imzalamamışken, BioNTech öncesinde neden sayfalarca kağıdı imzaladığınızı? Nedeni, bu aşının Sinovac ile karşılaştırılmayacak kadar ciddi olası yan etkilerinin bulunması ve Pfizer’in olası hukuki süreçlere karşı önlem alması olabilir mi? Bilimsel dayanağım, 13 Aralık 2021 tarihli yazımda ayrıntılarını verdiğim, BioNTech aşısına ABD’deki Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) onay alabilmek için, bizzat Pfizer tarafından hazırlanmış 38 sayfalık rapor. https://phmpt.org/wp-content/uploads/2021/11/5.3.6-postmarketing-experience.pdf adresinde yer alan rapora göre, 1 Aralık 2020 sonrasındaki üç ay içinde, BioNTech aşısının yan etkileri sonucu 1223 kişi ölmüş, 520 kişi sakat kalmış, 11.361 kişideki yan etkiler raporun yazıldığı tarihte iyileşmemiş durumdaymış. FDA’in belgeleri incelemek için 55 yıl zaman istemesi, ancak 30 bilim insanının açtığı davayı kazanmaları sonrasında, belgelerin zorunlu olarak açıklanması düşündürücü. Bu kadar yıldır çektiğimiz eziyete, ev hapsine karşın, aşı ile ilgili bu önemli raporun içindeki bilgilere, sadece ABD’deki bir internet sitesinde ve benim yazılarımda yer verilmiş olması, daha da düşündürücü… Pfizer o günden bu yana görülen yan etkiler konusunda halkı bilgilendirmeli.

Türkiye’de yönetimin en büyük iki hatası, başlangıçta vaka-hasta sayısı kelime oyunu ile enfeksiyonun yayıldığını halktan saklayarak, yeterli önlem almalarını engellemesi ve farklı aşılar sonrası gelişen enfeksiyon oranlarını, yani farklı aşı şemalarının etkinliklerini halka bildirmemesiydi.

Bireysel ve toplumsal olarak gelişmek, çağdaş uygarlık düzeyini yakalayıp, aşmak için, “Gerçek seni özgürleştirir (veritas vos liberabit)” ilkesini temel almak ve gerçeğin aydınlığını aramamız gerek…

*

Kovid’de saklanan gerçekler-2

Geçen haftaki ‘Kovid’de saklanan gerçekler’ başlıklı yazımı, Facebook ‘sakıncalı’ bulup, kaldırdı ve itiraz etmeme karşın, halen geri koymadı. Sırf bu olay bile, Kovid konusunda bazı gerçeklerin halktan saklanmaya çalışıldığının kanıtı. Tüm köşe yazılarım dahil, yıllardır yoğun paylaşımlar yapmama karşın, ilk kez bir paylaşımımın kaldırılması ve yazının konusunun ‘halktan saklanan gerçekler’ olması düşündürücü.

Yazıyı defalarca okudum ve sakıncalı bir şey bulamadım. Bazı kararları verebilmeleri için halkın bilmesi gerektiğini düşündüğüm, tümü BioNTech’i pazarlayan Pfizer tarafından hazırlanmış ve ABD mahkemeleri tarafından, halkla paylaşılmasının değil, halktan saklanmasının ‘sakıncalı’ olduğu tescil edilmiş bilgiler, nedense ‘sakıncalı’ bulunmuş, sanırım. Yazıda “Pfizer o günden bu yana görülen yan etkiler konusunda halkı bilgilendirmeli” demiştim, ‘Omicron’a karşı aşı geliştirmede neden geç kalındığı’ da açıklanmalı. Facebook’un bazı paylaşımları kaldırırken yanlış kararlar verebildiğini, geri adım atarken yavaş davranabildiğini duymuştum. Kovid konusunda başka yazı yazmayı düşünmüyordum, ama madem birileri gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyor, o zaman yazmaya devam.

Önceki yazımda Türkiye’de saklanmaya çalışılan gerçeklere yeterince yer veremediğimi fark ettim. İlk varyantlara karşı son derece etkin iki aşıyı Türkiye’ye erken dönemde getirme başarısını gösteren yönetim, şeffaf davranmayarak birçok hata yaptı ve halkın gerçekleri öğrenmelerini engelledi. İlk yanlış, yükselen hasta sayısını örtmek için belirtisiz veya az belirtili hastaları ‘vaka’ olarak kabul edip, toplam sayıya dahil etmemek oldu. Bu dönemde birçok insan durumun ciddiyetini anlamayarak enfekte oldu ve ölümler yaşandı. İkinci yanlış, farklı aşı şemaları sonrası elde edilen koruyuculuk düzeyleri konusunda tüm dünyaya yol gösterecek mükemmel verilere sahip olmalarına karşın, bunları açıklamamalarıydı. Aksine, üçüncü hata yapılarak, Kovid konusundaki bilimsel araştırmalar bakanlığın iznine bağlandı, yani engellendi. Karpuz seçme işlemini manava bırakan halkımıza, hiçbir veri sunulmadan “Aşını seç” dendi ve meydan ‘algı yönetimi’ konusunda uzmanlaşmış ilaç firmalarına kaldı.

Gerçek ve doğru terimleri bazen karışır, ayrımını yapalım. Gerçek bir tanedir, doğru ise göreceli. Önünüzdeki kağıda 6 çizdiğinizde, karşınızdaki bunu 9 olarak görür; size göre 6 doğrudur, karşınızdakine göre 9. Aşıların özellikle ilk varyantlara karşı son derece yararlı olduğu bilimsel bir gerçektir. Ancak hangi aşının hangi koşullarda tercih edilmesi gerektiği konusunda farklı doğrular olabilir; son yıllarda yoğun bakımda çok sayıda hasta ile uğraşan, bazılarını tüm çabalara karşın kaybeden bir anestezist veya enfeksiyon hastalıkları uzmanı, koruyuculuğu fazla olan BioNTech’i önerirken, aşıların komplikasyonları ile uğraşan bir romatolog size Sinovac’ı önerebilir, örneğin. Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak, gerçeğin aydınlığına ulaşmak için bilimin yol göstericiliğinde tek başına kalsam da ilerlemeyi, bildiğim doğruları söylemeyi sürdüreceğim.

Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi: ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!’ Bakalım Facebook bu yazıyı da sakıncalı bulacak mı? Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış; gerçekleri ve kendime göre doğruları yazmaya devam. 10’uncu köyde buluşmak üzere…

 

Prof. Dr. Ülgen Zeki OK

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi

Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Facebook ile Yorum Yapın

Diğer Haberler

Atatürk Havalimanı 30 Dakika Hava Trafiğine Kapandı

İstanbul'da gece saatlerinde Atatürk Havalimanı 30 dakika uçuş trafiğine kapatıldı, uçaklar Ankara, Antalya ,İzmir ve Çorlu Havalimanlarına yönlendirildi İstanbul'da gece etkisini gösteren yoğun tipi ve...

1 Milyon Yolcu Barajına Dayandı

Alanya Gazipaşa Havalimanı, 2014 yılına oranla yüzde 26 büyüdü. 2014 yılında 726 bin 201 olan yolcu sayısı 2015'te 912 bin 233 kişi olduAlanya Gazipaşa...

Benzer Haberler

Havacılık İngilizcesi Eğitiminde Dil ve Alan Uzmanları Arasındaki İşbirliğinin Önemi

Havacılık sektörü, dünya çapında sürekli gelişen ve değişen bir alandır. Bu dinamik endüstri, yalnızca...

Uçak Kanatlarında Aerodinamik Dizayn ve Induced Drag Etkileri

Havacılık endüstrisi, uçakların aerodinamik özelliklerini anlamak ve optimize etmek için sürekli olarak çalışmaktadır. Bu...

Yakıt ikmali yapan görevli, A350 geri itmeden (pushback) birkaç dakika önce pitot tüplerinin kılıflarının takılı olduğunu görerek ciddi bir olayı önlemiş oldu

Şekil 1. Push back öncesi Pitot kılıfları takılı halde bulunan A350-941 uçağı27 Mayıs 2022'de,...

NTSB Bir Başka Boeing 737 MAX Uçağını Soruşturuyor

Ulusal Ulaşım Emniyeti Kurulu Perşembe günü yaptığı açıklamada, kalkış sonrasında Tapa kapının kopması olayını...

İndüklenmiş Drag, Hücum Açısı, Etkili AOA ve İnefektif AOA

Havacılık dünyası, uçakların gökyüzünde ilerlemesinin temel prensiplerini anlamak için sürekli olarak gelişiyor. Bu prensipler...

Mustafa Kılıç’tan yeni kitap: Küçük Zabit Makinistler, Gedikli Uçmanlar, Astsubay Pilotlar

Bağımsız Havacılar sitemizin yazarlarından Mustafa Kılıç, 11’inci kitabını okurları ile buluşturuyor.Türk havacılığının köklü geçmişine...

Kesişim Sürüklemesi ve Aerodinamik Performans

Aerodinamik, uçakların hareketini ve performansını anlamak için önemli bir bilim dalıdır. Bu kapsamda, "kesişim...

Bir Havacılık Hikayesi: Lady Agnes’in Çılgın İnişi

1848 doğumlu Otto Lilienthal, kuşları izleyerek uçuşun esaslarını kavramaya çalışan bir makine mühendisiydi. Alman...